‘2017 Yılında Gayrimenkul Sektörünün Kentsel Dönüşüme Bakışı’ başlıklı oturumda konuşan Aycan&Feres İş Ortaklığı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tüfekçibaşı, ‘Kentsel Dönüşümde Yeşil Yapılanma’ başlıklı bir konuşma yaptı. Yeşil yapılanmanın ülkemiz ve dünya açısından ekolojik ve ekonomik boyutlarını anlatan Tüfekçibaşı, şöyle konuştu: “Kentsel dönüşümde yeşil yapılanma ifadesinin altındaki anlamı sorguladığımızda, neden yeşil yapılanmaya ihtiyaç duyduğumuzu bir anlamda ‘Mevcudu yıkarak yenisini yapmak’ şeklinde ifade edebiliriz. Bugün bizleri yeniden betonlaşmaya iten kentsel dönüşüm kapsamında yeşil yapılanmayı neden gerçekleştirmeye mecbur olduğumuzun üzerinde durmak istiyorum.
Bugün dünyamızın başında birçok çevresel sorun var. Küresel ısınma, kullanılan yakıtlar, nükleer denemeler ve diğer birçok sebeple her geçen yıl yerküre, denizler ve atmosfer ısınıyor. Buzullar eriyor. Küresel ısınma verilerine baktığımızda 2016 yılının son 80 yılın en sıcak yılı olduğunu gördük, hep birlikte yaşadık. Endüstride, ulaşımda, konutlarda fosil yakıtları azaltmazsak, ormanları yok etmekten vazgeçmezsek, denizleri kirletmeye son vermezsek, sera gazını azaltmamız mümkün olmayacak. Bilim insanları küresel ısınmanın gelecek dönemde 10 kat daha artacağı konusunda uyarıyor, hatta alarm veriyorlar. Küresel ısınmanın nedenlerini alt alta sıraladığımızda biz insanların küresel ısınmaya sebep olduğumuzu, çalıştığımız binaların, yaşadığımız konutların küresel ısınmaya neden olan sera gazını üretmekte başı çektiğini görüyoruz… Beton binaların dünya üzerindeki elektriğin yüzde 60’ını, içme suyumuzun yüzde 15’ini tükettiği ve küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının oluşumuna yüzde 30 katkı sağladığı bir gerçek.
Dünyamızı yiyip bitiren bu binaları inşa eden yapı sektörü daha inşaat aşamasında doğal kaynakların 3’de birini, kullanılabilir suyumuzun da yüzde 12’sini tüketmektedir. Ayrıca dünya üzerindeki toplam katı atık miktarının da yüzde 40’ndan sorumludur. Konutlar, ticari binalar, sağlık binalarını kısaca betonla üretilen tüm inşaatları gerçekleştiren yapı sektörü temsilcileri çevre koruma örgütleri tarafından bu gidişata dur demeye çağrıldığında, yapılaşmayı bir disipline bağlayan, çevre dostu ekolojik yeşil binaların inşa edilmesi çözümü geliştirilmiştir.
Yatırım maliyetleri yüzde 10 mertebesinde daha yüksek olsa da, yeşil binalar teknoloji sayesinde daha az enerji ve su kaynakları kullanarak işletmede para tasarrufu sağlamakta, karbon salınımlarını düşürmekte, yaşayanlar, çalışanlar, işyerleri ve toplum için daha sağlıklı yaşam alanları oluşturmaktadır.”
“Ülkemizde yeşil binalara daha çok marka vurgulamak ve prestij kazanmak için rağbet gösterilse de ülkemiz 2016’da LEED yeşil sertifikası alan ilk 10 ülke içerisinde 8. sırada yer almıştır” diyen Tüfekçibaşı, Türkiye'de bugün itibariyle LEED sertifikalı 772 proje bulunduğuna dikkat çekti.
“Devlet organlarının, bakanlık ve belediyelerin yeşil binalar konusuna daha fazla eğilmesi, teşvik edici kanunlar ve bankalar tarafında maddi desteğin sağlanması halinde ülkemiz bugünkünden 2 ila 6 kat arasında daha fazla proje geliştirerek, bölgesinde yeşil dönüşümün liderliğini yapacak duruma gelebilecektir” diyen Ahmet Tüfekçibaşı, yeşil yapılanmada çevreye ve ekonomiye katkısıyla bilinen yeşil binaları, bir adım öne taşıyan yepyeni bir konseptin, geçtiğimiz yıllarda dünyada, 2016 yılından itibaren de Aycan&Feres İş Ortaklığı tarafından ülkemizde Greenox projesinde uygulanmaya başlandığını vurguladı.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.