Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır’dan Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine alınan davanın bugünkü duruşmasında karar çıktı.
Mahkeme heyeti, müdahillerin son beyanlarını, sanıklar ve avukatlarının esas hakkındaki savunmalarını dinledikten sonra hükmü açıkladı.
Buna göre, sanıklardan 16’sı “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” ile “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlarından beşer kez ağırlaştırılmış müebbet, ikisi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Mahkeme, suça sürüklenen 6 çocuğu ise 110’ar yıl hapse mahkum etti.
Sanıklara, “adam öldürmeye teşebbüs”, “konut dokunulmazlığını ihlal”, “terör örgütü propagandası yapmak” gibi suçlardan ayrıca ceza verildi.
Diyarbakır’da 6-7 Ekim 2014’te Kobani (Ayn el-Arap) bahanesiyle düzenlenen izinsiz gösterilerde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz’un öldürülmesiyle ilgili 41 kişinin yargılandığı davanın firari sanıkları Burhan Ay, Ersin Filizer ve İsa Özel’in dosyaları ayrıldı.
Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır’dan Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine alınan davanın karar duruşmasında, tutuklu sanıklar ile şikayetçi aileler ve tarafların avukatları yer aldı. Diyarbakır’da tutuklu sanık Hasan Aldemir ile Şanlıurfa’da tutuklu sanık Abdulvahap Turan, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.
Esas hakkındaki mütalaasını yenileyen Cumhuriyet Savcısı Abdurrahman Yalçın, sanıklardan 23’ü hakkında “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” ve “devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma” suçlarından 6’şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi. 15 sanık için de beraat talebinde bulunan Yalçın, yargılamanın, haklarında yakalama kararı bulunan üç sanığın dosyalarının ayrılarak devam etmesini istedi.
Mütalaaya karşı beyanda bulunan müşteki avukatlarından Murat Sadak, insani hiçbir değeri bulunmayan linç kültürüyle yetiştirilmiş canilerin, HDP’li vekillerin çağrısı üzerine sokağa dökülerek, “Bunlar İŞİD’ci” provokasyonuyla kurban eti dağıtan Börü ve arkadaşlarını vahşice katlettiğini söyledi.
Olaylar sırasında kolluk güçlerinin can güvenliği gerekçesiyle sokağa çıkmaktan özellikle imtina ettiğini ve Diyarbakır’ın günlerce teröristlere teslim edildiğini savunan Sadak, kolluğun soruşturma aşamasında da ihmali bulunduğunu, delillerin toplanmadığını, bazı delillerin karartıldığını ve soruşturmanın çözüm sürecine kurban edildiğini öne sürdü.
Sadak, “Dava konusu olay tam anlamıyla vahşettir. Bu vahşete dahil olan herkesin en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyoruz. Gerekli cezanın verilmemesi bu insanlık ayıbını örtme anlamına gelir.” dedi.
Avukat Hasan Bozdaş da Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilmesiyle ilgili sadece bir avuç tetikçinin yargılandığını, azmettiricilerin ise adalete hesap vermediğini öne sürdü. Olayda ihmalleri olduğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulundukları kolluk personeli hakkında sağlıklı bir soruşturma yürütülmediğini iddia eden Bozdaş, “Azmettiricilerle olayda ihmali olanlar, insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmadan 3-5 tetikçinin alacağı cezanın bir önemi yoktur.” diye konuştu.
Avukat Necip Kibar, tüm sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını, sanıklar lehine çelişkili beyanlarda bulunan tanıkların haklarında yalan beyan vermekten suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Davaya katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatı Serpil Şahin de sanıkların en üst sınırdan, herhangi bir indirim uygulanmadan cezalandırılmasını talep ettiklerini bildirdi.
Sanık avukatları ise hükümetin bu olayı sahiplenmesi üzerine olaylar sırasında sokağa bile çıkmayan kolluk güçlerinin bir dosya oluşturma yoluna gittiğini, hukuka uygun olmayan yollarla edinilmiş çelişkili beyanlardan yola çıkılarak müvekkillerinin suçlandığını savunarak beraat talep etti.
– Son sözleri soruldu
Avukatların beyanının ardından son sözleri sorulan sanıklardan Hasan Aldemir, suçsuz olduğunu belirterek, beraat talebinde bulundu.
Abdulvahap Turan da böyle ağır bir suçtan yargılanmaktan dolayı manevi açıdan ciddi zarar gördüğünü belirterek, “Gelinen noktada masumiyetimiz anlaşılmıştır. Aleyhimize hiçbir delil yok. Beraat istiyorum.” dedi.
Pazarcılık yaptığını, suç tarihinde gün boyu evinde bulunduğunu ve cinayetlerle ilgisinin olmadığını öne süren sanık Ali Güler, beraat istedi. Mahsun Kurt da hiçbir yasa dışı olaya karışmadığını, suçsuz olduğunu söyledi.
Sanıklardan Ahmet Tura, bugüne kadar kavgaya bile karışmadığını belirerek, “Olaydan 19 gün sonra düğünüm vardı. Bu işlerle uğraşıyordum. Düğün davetiyelerini dağıtırken bu olaylar oldu. Olaylardan 2 ay geçtikten sonra gözaltına alındım. Hasan Okçu’yu aradığım için bir telefon yüzünden suçlandım. Bu büyük bir haksızlık. Bu katliamı yapan kimse onlar bulunmalı ve burada yargılanmalı. İnsan olarak bunu asla kabul etmedim. Suçsuzum.” diye konuştu.
Sedat Çoban da suçsuz olduğunu ve iki buçuk senedir cezaevinde yattığını vurgulayarak, beraatini istedi.
Olayların olduğu dönemde hamile eşiyle ilgilendiğini ifade eden Abdurrahman Turan da cinayetlerle ilgisinin bulunmadığını söyledi. Turan, HTS raporlarının da evinde olduğunu gösterdiğini belirterek, beraat istedi.
Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını öne sürdü ve beraat talep ettiler.
– Karar
Mahkeme heyeti, beyanların ardından, baş başa müzakere yaptıktan sonra hükmü açıkladı.
Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu’nun açıkladığı karara göre, sanıklardan Abdurrahim Pamuk, Ahmet Taylan, Ali Güler, Ali Karakurt, Burhan Dicle, Cevher Türk, Cihan Yıldız, Erkan Balaban, Hasan Uyanık, Mehmet Çağlar, Mehmet Şah Yüce, Remzi Özşan, Resul Savur, Rıdvan Baş, Uğur Doğanay ve Ümit Doğanay, “4 kişiyi canavarca his saikiyle öldürme” ve “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlarından 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet, sanıklar Mecnun Akkoyun ve Sedat Çoban ise aynı suçlardan 5’er kez müebbet hapse mahkum edildi.
Suça sürüklenen çocuklar A.S, A.K, F.G, M.İ, M.D. ve Y.O. da yine aynı suçlardan 110’ar yıl hapse çarptırıldı.
Sanıklardan Abdurrahim Pamuk, Ahmet Taylan, Ali Güler, Ali Karakurt, Burhan Dicle, Cevher Türk, Cihan Yıldız, Erkan Balaban, Hasan Uyanık, Mehmet Çağlar, Mehmet Şah Yüce, Remzi Özşan, Resul Savur, Rıdvan Baş, Uğur Doğanay ve Ümit Doğanay, müşteki Yusuf Er’e karşı “kasten öldürmeye teşebbüs” suçunu işledikleri gerekçesiyle 18’er, Mecnun Akkoyun ve Sedat Çoban 18’er, suça sürüklenen 6 çocuk ise bu suçtan 12’şer yıl hapse mahkum edildi.
Mahkeme, 15 sanık ile 6 suça sürüklenen çocuğu “terör örgütü propagandası yapmak”, 11 sanığı “konut dokunulmazlığını ihlal etmek”, 1 sanığı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet”, 1 sanığı ise “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” ve “örgüt adına suç işlemek” suçlarından hapse çarptırdı.
Sanıklardan Remzi Özşan, “ölü üzerinden hırsızlık” suçundan 12 yıl, Uğur Doğanay ise “ruhsatsız silah taşımak” suçundan 3 yıl 9 ay hapse ayrıca mahkum edildi.
Sanıklardan Abdulvahap Turan, Abdurrahman Turan, Adem Kaçmaz, Ahmet Arif Yusufoğlu, Ahmet Biçici, Ahmet Tanrıverdi, Ahmet Tura, Ersin Adıyaman, Hasan Aldemir, Hasan Okçu, Hüseyin Okçu, Yıldız Doğanay ve Mahsun Kurt’un beraatlerine karar verildi.
Hakkında yakalama kararı bulunan sanıklar Burhan Ay, Ersin Filizer ve İsa Özel’in dosyaları ayrıldı.
Kararın açıklanmasının ardından izleyicilerden bazıları tekbir getirirken, bazı sanıklar izleyicilere tepki gösterdi.
– İddianame
Börü ve arkadaşlarının öldürülmesiyle ilgili iddianamede Yusuf Er, Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz’un 7 Ekim 2014’te, Diyarbakır’da terör örgütü PKK/KCK mensuplarınca, “DEAŞ üyesi oldukları” iddiasıyla saldırıya uğradığı belirtiliyordu.
Maktuller ile olayda yaralanan Er’in, saldırı üzerine Bağlar semtinde bir daireye sığındıkları, eylemi gerçekleştiren grubun binanın çevresini sardığı ve bu kişileri aramaya başladığı aktarılan iddianamede, eylemcilerin, Er ile maktullerin 5 numaralı dairede olduğunu anlamaları üzerine bir kişinin mutfak balkonundan daireye girdiği ve içeridekilere silahla ateş etmeye başladığı kaydedilmişti.
Silahlı kişinin kapıyı açarak, grubun diğer üyelerini de eve aldığı, eylemcilerin ikametgaha sığınanları linç ederek, ateşli ve delici silahlarla yaralayıp üçüncü kattaki camdan aşağı attıkları, birini de sürükleyerek binadan dışarı çıkardıkları anlatılan iddianamede, aşağı atılan ve can çekişen maktullere sopa, taş ve tekmeyle saldırıya devam edildiği belirtiliyordu.
Olayda Er dışındakilerin öldüğü, ikametgahın tuvaletine sığınan ve bir süre fark edilmeyen Er’in daha sonra bulunduğu, darp edilerek ve kesici aletle yaralanarak buradan çıkarıldığı ancak Er’in sanıkların elinden kaçmayı başardığı ve 500 metre kadar gittikten sonra bayıldığı da iddianamede yer almıştı.
Sanıkların, 4 maktulü “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan dörder, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçundan birer olmak üzere beşer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları istenen iddianamede sanıkların, Er’in yaralanmasına ilişkin de ayrıca cezalandırılmaları talep edilmişti.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.