Kentsel dönüşüm; deprem riski olan bölgelerde, depreme dayanıklı olmayan mevcut konut stoklarının belli bir proje kapsamında sistematik bir şekilde depreme dayanıklı hale getirilmesi için yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalar yapılırken binaların üzerinde bulunduğu toprak zeminden, çevresel etmenlere, sosyo-kültürel özelliklerine varıncaya kadar birçok etmen göz önüne alınmaktadır.
Kentsel dönüşüm ile birlikte sanayileşme döneminde yapılan sağlıksız yapılar ve yetersiz alt yapı sistemleri beraberinde Türkiye’deki düzensiz şehir yapısını getirmiştir. Bu düzensiz şehir yapısı ile ilgili gerçekleştirilen çalışmalar 1960 dönemi sonrasında ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Türkiye’deki çalışmalar işlevini yitirmiş ve güvenli olmayan şehir merkezlerinin yenilenmesine yöneliktir. 1980 dönemi ile birlikte özel sektör kentsel dönüşüm çalışmalarını desteklemeye başlamıştır. Böylelikle Türkiye’de bu çalışmalar boyut değiştirmiştir. 1980-1990 yılları arasındaki dönemde gösterişli ve yüksek maliyete sahip yapılar öne çıkmıştır. 1990 yılına gelindiğinde ise çalışmaların sosyal yapısı önem kazanmaya başlamıştır. Bu dönemde özel sektörün yanı sıra, kamu ve sivil toplum kuruluşları da çalışmalara katılarak, dönüşümdeki sosyo-kültürel çalışmaların önemine dikkat çekmişlerdir.
Türkiye’de bu çalışmalar ilk olarak İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük metropollerde gerçekleştirilmiştir. Sonraki dönemlerde ise giderek ülkenin diğer bölgelerine kaymıştır. 1999 Marmara Depremi sonrasında kentsel dönüşümün önemi bir kez daha anlaşılmış ve yeni yapılan düzenlemelerle birlikte kentsel dönüşüm çalışmaları özellikle afet bölgelerinde yoğunlaşmaya başlamıştır. 2000’li yıllarda gerçekleştirilen çalışmaları incelediğimizde ise yalnızca binaların yenilenmesinin değil, bölgede varolan tarihi ve kültürel dokunun korunarak dönüştürme çalışmalarının gerçekleştirilmesi gerektiğinin oldukça önemli bir unsur olduğunu görüyoruz.
İstanbul ilindeki kentsel dönüşüm çalışmaları
İstanbul, geçmişten günümüze birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış önemli bir bölgedir. Asya ve Avrupa yakalarını birbirine bağlayan bu değerli bölge, önemli bir turistik merkez olmanın yanı sıra birçok milletten insana da ev sahipliği yapmaktadır. Bugün Türkiye’nin en kalabalık şehri ünvanını taşıyan İstanbul, aynı zamanda en çok riskli yapı sayısına sahip şehirler arasında yer alıyor. Bu nedenle kentsel dönüşüm çalışmalarına en çok ihtiyacı olan bölgelerden biridir. 1950’li yıllarda sanayileşme hareketlerinin yoğunlaşmasıyla birlikte hızlı bir konut yapılanması sürecine girilmiştir. Bu dönemlerde kırsal kesimlerden şehir merkezlerine yoğun bir göç gerçekleşmiştir. Göçlerle birlikte konut sıkıntısı yaşanmış ve (gerçekten de bir gece de yapılan) gecekondu dediğimiz yapılar ortaya çıkmıştır. İstanbul’da şehirleşme hareketlerini ele aldığımızda şehrin ekonomik ve toplumsal durumu oldukça etkili olmuştur. Şehrin tarihi silüetinde meydana gelen bozulmalar ile birlikte dönüşme sürecine girmiştir. 1960’larda devlet destekli olarak süreç bugün hala devam etmektedir.
Fikirtepe dönüşüyor
Kadıköy Fikirtepe kentsel dönüşüm projeleri, Türkiye’de yapılan en büyük projeleri arasında yer almaktadır. İstanbul’da çarpık yapılaşmanın en fazla olduğu bölgelerden biri olan Kadıköy Fikirtepe bölgesinde bulunan bu projeler Kadıköy’ün silüetini değiştirmeye devam ediyor. 2014 yılında çalışmalarına başlanan Fikirtepe projeleri, bölge ile ilgili olarak yaşanan belirsizliklerin ve olumsuzlukların çözülmesi ile birlikte hızla devam ediyor. Kadıköy Fikirtepe projelerinin 2020 yılında bitmesi öngörülüyor.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.