Alınan tedbirlerin de etkisiyle, kredi faizlerinde belirli bir artış gerçekleşti ve konut kredisi faizleri de ortalama aylık yüzde 1 seviyesine ulaştı.
“Her ticari kuruluş gibi, bankalar için de kârlılık son derece önemlidir, ancak bankalar açısından kârlılığın mudilerin mevduatının korunması açısından ek bir fonksiyonu mevcut.”
Küresel ve iç piyasalardaki ekonomik gelişmeleri değerlendirecek olursak, 2011 yılının ikinci çeyreğinde Euro bölgesi, yüzde 0.3’lük beklentilerin altında kalan yüzde 0,2 büyüme oranı ile son sekiz çeyreğin en düşük büyümesini kaydederken, Amerikan Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada da, ABD ikinci çeyrek büyümesinin yüzde 1,0 olarak aşağı yönlü revize edildiği belirtildi. Dış piyasalarda yaşanan bu olumsuz hava, iç piyasalarda beklentilerin üzerinde açıklanan büyüme rakamları ve beklentilerin altında kalan bütçe açığı ile iç piyasalara yansımadı. Küresel piyasalarda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle daralan dış talebe rağmen güçlü bir artış gösteren iç talebin etkisiyle, Türkiye ekonomisi 2011 yılının ikinci çeyreğinde beklentilerin 2 puan üzerinde yüzde 8.8 oranında büyüdü.
Türkiye’de ekonomi yönetimi, bu hızlı büyümenin yaratabileceği olumsuz sonuçlarla karşılaşmamak için, son dönemde bu büyümede en büyük pay sahibi olarak görülen, kredilerdeki (özellikle de bireysel destek kredilerinin) artışın yavaşlatılmasını sağlamak istediğini görüyoruz. Bu kapsamda, çeşitli tedbirler alınmış olup, zaten bu tedbirler neticesinde, başta destek kredisi olmak üzere, tüm kredi faizlerinde artışlar yaşanmıştır.
Ayrıca 2011 başında, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) konut kredileriyle ilgili olarak, kredi teminat oranını yüzde 75 ile sınırlamış, ayrıca yapılacak ekspertizlerin bağımsız değerleme firmaları tarafından yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu gibi kurallar ve tedbirler, kredi alımını belirli ölçüde zorlaştırsa da, piyasanın genel dinamiklerini büyük ölçüde değiştirmemiştir. Önümüzdeki dönemde bu türde yeni tedbirlerin alınacağını düşünmemekteyiz. Yurtdışındaki örneklere de bakıldığında, bu tarz tedbir ve kurallarla ilerlemenin, gerek bankacılık gerekse de yapı sektörü için uzun vadede yararlı olacağı kanaatindeyiz.Her ticari kuruluş gibi, bankalar için de kârlılık son derece önemlidir, ancak bankalar açısından kârlılığın mudilerin mevduatının korunması açısından ek bir fonksiyonu mevcuttur. Bankalar topladıkları parayı kârlı bir şekilde değerlendirmeli, verdikleri her kredide belirli oran kâr etmelilerdir ki, mevduat sahiplerine paralarını ödeyebilsinler, olası iç ve dış şoklara göğüs gerecek şekilde bir sermaye birikimine sahip olabilsinler. Geldiğimiz noktada, alınan tedbirlerin de etkisiyle, kredi faizlerinde belirli bir artış gerçekleşti ve konut kredisi faizleri de ortalama aylık yüzde 1’ler seviyesine ulaştı. Bu oran tüketicilerimiz açısından halen cazip bir oran konumunu korurken, bankalar açısından da bu sektöre uzun vadeli bir şekilde yatırım yapılmasına olanak sağlıyor. Bu yüzden, yıl sonuna kadar bu oranda çok büyük bir değişiklik olacağını düşünmüyoruz.
Umur Güven
Garanti Mortgage
Genel Müdür Yardımcısı
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.