İktidarın borca dayalı sermaye birikim modeli konut balonunu büyütüyor. Araştırmacı-Yazar Dr. Sinan Araman’a göre ‘patlayan balon’un yükü halkın sırtına binecek.
İktidar, artan maliyet ve spekülasyon nedeniyle fiyatların uçtuğu, borç stokunun 450 milyar dolara çıktığı konut piyasasını şişirmeye devam ediyor. İnşaat şirketlerine kredi kolaylığı açıklayan iktidar politikaları ekonomide yaşanan krizi derinleştiriyor.
AKP hükümetinin kredi musluklarını açarak büyük inşaat şirketlerini kurtarmaya çalıştığını söyleyen Dr. Sinan Araman, “Enflasyondan ve döviz kurundaki artıştan dolayı borçlanarak yatırım yapan şirketler iflas etmek zorunda kaldı. Bu iflasların büyük şirketlere sıçramaması için AKP bir set çekiyor, onları kurtarmaya çalışıyor” dedi.
“Türkiye’de Konut Balonu İnşaat Gayrimenkul Furyası ve Türkiye Ekonomisi” başlıklı çalışmasında söz konusu piyasayı derinlemesine inceleyen Dr. Sinan Araman sorularımızı yanıtladı.
Yaşadığımız bu konut sorununun temeli nedir, sorun nereden başlıyor?
AKP 2002’den bu yana bütün ekonomik faaliyetlerini inşaat ve konut üzerine yoğunlaştırmış durumda. İktidar müteahhitleri arkasına alan bu parti. Toplumun sağlıklı bir biçimde konut ihtiyacını karşılayacak bir planlama yerine, müteahhitleri zenginleştirecek sermaye birikimini inşaat üzerinden gerçekleştirecek bir yol çizdi. Devletin kurumu tekel durumunda olan TOKİ bile, yoksulların konut ihtiyacını değil de piyasaya yönelik üretim yaparak, kamunun arsa ve arazilerini büyük müteahhitlere ucuza peşkeş çekerek, devletin büyük mega projelerle inşaat şirketlerine kaynak yarattığı bir süreç olarak ilerledi bu. Konut sektörünün ekonomi içerisindeki payı arttı. Bu sektörün gayri safi milli hasıladaki payı yüzde 3-4’lerden yüzde 9-10’lara çıktı. Bu pay inşaatın geri ve ileri bağlantılarıyla birlikte arttı. Çünkü inşaat sektörü gerisinde demir çelik çimento tuğla gibi geri bağlantılara sahip beyaz eşyasından mobilyasına kadar ileri geri bağlantılarla birlikte ekonominin yüzde 30’unu bulan bir paya sahip. İstihdamı da artıran bir role sahip. İstihdam içerisindeki payı da arttı bu dönemde. AKP ekonominin çarklarını inşaat üzerinden döndürmeye çalıştı. Bu çark hem üretim hem tüketim yönünden borca dayalı bir ekonomi yarattı. Amerika’daki Mortgage krizine benzer bir şekilde kredi mekanizmasıyla bu çarkları döndürmeye çalıştılar.
Son 20 yılda hem tüketici yönünden borçlar olağanüstü arttı. Konut ihtiyacı olanlar borçlanarak kredi çekerek barınma ihtiyacını karşıladı. Üreticiler firmalar da hem iç hem dış döviz yükünden borçlanarak üretimi finanse ettiler. Böyle olunca ekonomi muazzam bir borç sarmalına girdi. Türkiye tarihinin en yüksek borçları oluştu bu dönem itibariyle ve bu borçların büyük bir kısmı ise özel sektöre ait. 450 milyar doların üstünde borç birikimi oluştu bu süreçte. Türkiye ekonomisinin yüzde 60’ının üstündeki borç ile tarihi bir rekor kırıldı.
Türkiye büyük bir borç bataklığına girdi. Türkiye ekonomisi zaten finansal açıdan bağımlı, enerjiye bağımlı, zirai sektör ürünleri açısından bağımlı bir ekonomi borçla dönen bir ekonomi 20 yıl boyunca Türkiye’ye gelen hem kısa vadeli hem uzun vadeli sermayenin büyük bir kısmı da inşaata yöneldi. Bir bahar havası tüketim çılgınlığı yaşandı. Bunun sonlarına 2018 itibariyle varıldı. Uluslararası krizin de etkisiyle dolar kurundaki artışla Türkiye ekonomisi büyük bir krize sürüklendi. Cari açık ve dış ticaret açıkları bu krizi iyice derinleştirdi. 20 yıl boyunca kaynakların büyük bir kısmı betona gömüldüğü için tarım çökertilip sanayi üretimi de büyük oranda geriletildiği için bu kriz Türkiye ekonomisi tarihinin en büyük krizi olarak yaşanıyor. Pandemi de bu krizi iyice derinleştirdi. AKP 2018’in başından beri ilk açıkladığı pakette bile konut faizini indirmişti. Yine aynı politikaları sürdürmeye devam ediyor. Çünkü müteahhitlerin çökmesini engellemeye çalışıyorlar. İktidarın arkasındaki en büyük güç müteahhitler, büyük inşaat firmalarının da çöktüğü taktirde daha büyük bir ekonomik kriz daha büyük enkaz bırakacak geride.
KONUTTA ARZ FAZLASI VAR
“Konutta arz yetersiz bu yüzden fiyatlar artıyor” deniliyor. Açıklanan paketin gerekçelerinden biri olarak gösteriliyor. Ne dersiniz?
Toplumun konut ihtiyacına rağmen konut arz fazlalığı var. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Mithat Yenigün, Temmuz 2019’da konut stokunun 800 bin ile 1 milyon arasında olduğunu söylemişti. Müteahhitler sürekli birikmiş konut stoklarını eritmek için çağrı yapıyor. Son paketinde birikmiş konut stoklarını eritmeye müteahhitleri kurtarmaya yönelik bir paket olduğu anlaşılıyor. Bütün bunlar toplumun konut ihtiyacı sorununu çözmüyor. İnanılmaz bir spekülasyon ve rant ekonomisi oluşmuş durumda. Bu 20 yıllık süreçte kiracı oranında düşüş değil aksine artış yaşandı. 2014’ten bu yana sektörel anlamda en fazla batan şirket sayısı müteahhitler ve inşaat şirketleri. Küçük ve orta boy müteahhitler batıyor. Enflasyondan dolayı, döviz kurundaki artıştan dolayı maliyetler inanılmaz ölçüde arttığı için borçlanarak yatırım yapan şirketler iflas etmek zorunda kaldılar. Bu iflasların büyüklere gelmemesi için AKP bir set çekiyor onları kurtarmaya çalışıyor.
Türkiye’nin deprem gibi bir gerçeği var bu yüzden kentsel dönüşüm kaçınılmazdı ama kentsel dönüşüm tamamen sermaye birikimi ve rant uğruna piyasa dinamiklerine havale edildiği için hükümet eliyle daha sağlıksız bir durumla karşı karşıya kaldık. Hem ekonomik hem sosyal açıdan barınma sorununun çözülemediği bir süreç ortaya çıktı. Kooperatifçilik temelli sosyal belediyecilik temelli halkın ucuz kredilerle konut ihtiyacı karşılanabilirdi ancak bu yolu tercih etmediler.
Barınma sektörü tam bir metaya dönüştürüldü. Sermayenin kâr ve rant olanakları bulduğu arenaya dönüştürüldü. Konut balonu şişmeye devam edecek enflasyon ve krizin de tetiklediği birbirini doğuran süreçler bunlar. Bu süreçte gayrimenkul zenginleri oluştu.
Yoksulları şehir merkezlerinden çıkarıp TOKİ’nin yaptığı ücra yerlere sürgün ediyorlar, şehir merkezlerini de soylulaştırıp, sermaye gruplarına peşkeş çekiyorlar. Bir yandan da hayalet kentler oluşuyor, bütün Anadolu’yu betona gömdüler, Bursa Uludağ’ın eteklerine göbeğine kadar gökdelenler dikmişler.
Reklam
“PİYASADA FİYATLAR ŞİŞİRİLİYOR”
Dr. Sinan Araman, “2002’den bu yana inanılmaz bir gayrimenkul çılgınlığı aldı yürüdü. Eskiden kenar mahallelerde emlakçı bulamazdık merkezi yerlerde birkaç tane olurdu, şimdi bir mahallede 20-30 tane emlakçıyla karşılaşıyoruz. Emlakçılar hem piyasayı şişiriyor hem de bankalara kredi çekme yoluna teşvik ediyorlar. Egeden Akdeniz’e bütün kaynaklarımız yandı yakıldı. Buralar şimdi imara açıldı” diyor.
KISA VADELİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Büyük inşaat firmaların konut stoku kamulaştırılıp, konut ihtiyacı olanlara asgari ücretin yüzde’20 sini geçmeyecek şekilde kiralanabilir.
Konut kirasında enflasyonun altında tavan fiyat uygulamasına gidilebilir. İnşaat şirketlerine aktarılan kaynak konut ihtiyacı olan kesimlere verilebilir. Almanya’da 2 yıl önce patlayan konut ve yüksek kira sorunu nedeniyle kiracıların sokağa inip eylem yaptı. Alman hükümeti referandum sonrasında büyük emlak şirketlerinin ellerindeki konutları kamulaştırıp halka ucuza kiralama yoluna gitti.
ORTA VE UZUN VADEDE NE YAPILABİLİR?
Katılımcı, yerel yönetimlerle yerinde kentsel dönüşüm, ekolojik bir kentleşme programı uygulanabilir. Yani kooperatifçilik temelinde, devlet desteğiyle halkın barınma sorunun çözüm modeli geliştirilmeli. Barınma hakkı -göçmenleri de kapsayacak şekilde- uluslararası sözleşmelerde anayasal bir hak olarak temel insan haklarından biri olarak geçmektedir. Buna uygun bir konut ve kent politikası geliştirilmelidir.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.