Kentsel Dönüşüm Yasası’nın çıkarılmasının ardından İstanbul gibi büyük kentler adeta büyük bir şantiye alanına dönüştü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sadece İstanbul’da 1.100 hektarlık alanı, kentsel yenileme alanı olarak belirledi. Kentsel dönüşüm sürecine alınan bu alan; içerisinde yaklaşık 150.000 kişinin yaşadığı, 50.000 haneye ve 20.000 binaya karşılık geliyor. Oysa deprem uzmanları İstanbul’da gerçekleşme oranı her yıl yüzde 2 olan olası bir depremde, 30.000’e yakın binanın zarar göreceğini öngörüyorlar.
‘Ortak Akıl’ çağrısı
İstanbul Yapı-Endüstri Merkezi’nde Winsa ve Kalekim sponsorluğunda düzenlenen ‘Kentsel Dönüşümün Bilinmeyenleri’ konferansının açılış konuşmasını yapan ULI Türkiye Başkanı Ayşe Hasol Erktin, Kentsel dönüşüm konusunun uzunca bir süredir Türkiye’nin gayrimenkul sektörünün gündeminde önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Erktin; “Bu konuda atılan adımlar, yapılan onca toplantı, konferans ve çıkarılan mevzuata karşın, konu ile ilgili kafa karışıklığı halen devam ediyor. Bu karışıklığı biraz olsun gidermek üzere Türkiye Müteahhitler Birliği, ULI Türkiye ve Yapı-Endüstri Merkezi bir araya gelerek, İstanbul ve Ankara’da Kentsel Dönüşümün Bilinmeyenleri konferansları düzenledik. Böylelikle kentsel dönüşümde yoğunluk, sosyal etki, sağlıklı yaşam gibi bugüne dek konuşulmamış konuları kamuoyunun gündemine taşıdık. Kentsel dönüşüm konusundaki problemler sadece Türkiye’ye ait değil. Yurt dışında da iyi ve kötü örnekler var. ULI Türkiye olarak bizim amacımız yurtdışındaki iyi örnekleri konferansımız gibi çeşitli vesilelerle kentsel dönüşümün içinde yer alan kamu ve özel sektördeki tüm paydaşlara aktarabilmek ve bilgi sahibi olmalarını sağlamak” açıklamalarını yaptı.
8-9 Kasım’da önce İstanbul ardından Ankara’da düzenlenen ‘Kentsel Dönüşümün Bilinmeyenleri’ Konferansı, ‘yoğunluk ve planlama’, ‘sürdürülebilirlik ve sağlıklı şehirler’ ile ‘dönüşümün sosyal etkileri’ ana konularına odaklandı. İlk günü İstanbul’da Yapı-Endüstri Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi, UCLG-MEWA GOLD III Türkiye Koordinatörü Dr. Özdemir Sönmez, ‘Yoğunluk-Planlama’ ana teması üzerine konuştu. Dr. Sönmez, kentlerdeki yoğunluğun temelini ‘birlikte olma’ isteği olarak özetlerken; zamanla artan arsa altyapı ve donatı maliyetlerinin aşırı nüfus artışı (göç) ve arz-talep dengesi ya da dengesizliğinin kentlerde sağlıksız bir yoğunlaşmaya neden olduğunu paylaştı.
Dr. Sönmez konuşmasını şu çarpıcı bilgelerle noktaladı: “İstanbul’da nüfus artışı ciddi bir sorun. Bu doğal bir nüfus artışı değil tamamen göçe bağlı süreç böyle giderse 2030 yılında İstanbul’da nüfus 20 ile 25 milyon arasında bir değere yükselecek. Kentsel yerleşme alanlarında fiziki alanlar artık sınırlı durumda yani gidecek yerimiz yok. Temel sorunumuz bu. Ayrıca üçüncü köprü ve üçüncü havalimanı projelerinin ve Kanal Projesi İstanbul’un yoğunluk haritasını yeniden şekillendirecek etmenler arasında yer alıyor. Bu bölgelerdeki arsa değeri şimdiden ciddi bir artış göstermeye başladı bile. Metropolleri yapılaşma baskısından kurtarmalıyız, İnsanların yaşam alanlarına da ihtiyacı var. İstanbul’un göçten kaynaklanan nüfus artışını tüm yurda yaymalıyız."
Sağlıklı kentler inşa edilmeli
‘Sürdürülebilirlik ve Sağlıklı Şehirler’ üzerine yoğunlaşan ULI Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Sağlıklı Kentler Girişimi Lideri Rachel MacCleery Amerika Birleşik Devletleri’nden görüntülü konferans yoluyla katıldığı etkinlikte, binalarda ve kentsel yerleşimlerde insan sağlığının göz ardı edildiğine vurgu yaptı. Rachel MacCleery; insanların; fiziksel, zihinsel ve sosyal refahını desteklemek için tasarlanmış, yürümeyi ve hareket etmeyi özendiren sürdürülebilir ve sağlıklı ortamları gündeme taşıdı. Yatırımcıların, proje tasarımcıların insan sağlığını göz ardı ettiğini belirten MacCleery, günümüzde projelerin değerini insana ve insan sağlığına dair yapılan yeniliklerin belirlediğini belirtti.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.