Karşısına 1930’larda inşa edilmiş, dışardan görüp mimari detaylarına hayran kaldığı bu bina çıkınca tereddüt etmeden hemen en üstteki satılık daireyi gezmek istediğini söylemiş. Çatı katının Çamlıca’dan Levent İş Kuleleri’ne kadar uzanan panoramik görüntüsünden çok etkilenmiş.
Sohbet sırasında yakında yeni bir romantik komedi filmine başlayacağının, “Karanlık Köy” adlı psikolojik gerilim türünde bir de roman yazdığını söylüyor ünlü oyuncu: “Nevrotik’ten sonraki ikinci kitabım. Bu kitap, çok sevdiğim iki şehir arasında yazılıyor. Bazen Berlin’de kiraladığım evde, bazen burada…” Sabahları erkenci olmayı hiç başaramadığını anlatan Öz, üç bardak filtre kahve içmeden güne başlayamıyormuş.
EŞYALARIN BİR KISMI BERLİN BİT PAZARINDAN
100 m2’lik daire, salon ve iki odayı birbirine bağlayan uzun bir koridor, küçük bir mutfak ve bir banyodan oluşuyor. 2.80 metrelik tavanları ile dikkat çeken mekan, geneline hakim kırık beyaz renk sayesinde ferah bir görüntüye sahip. “Evde tadilat işleri olmadı. Sadece badana yapıldı ve birkaç dolap eklendi. Burada gördüğünüz çoğu retro mobilya ve renkli aksesuvar Çukurcuma, Fifiletters Design ve yurtdışındaki seyahatlerimden, özellikle de Berlin’de çok sevdiğim bit pazarlarından alındı” diye anlatıyor.
ÇİÇEKLERİ HAYATA DÖNDÜRMEK EMILY’NİN İŞİ
Yalnız oturma grubu, sehpa, yemek masası ve kitaplığı Ahmet Kaleli’den almış. Kitaplığın bulunduğu bölümün duvarında, kız kardeşi Yaprak Öz’ün tablolarına Ayça Ersoy’un tablosu eşlik etmiş. Salonda duran çok sevdiği lake çalışma masasını ise daha önceki evinde kiracısı olduğu tiyatro sanatçısı Suna Keskin’den satın almış. “Tasarım olarak beğenmiş, taşınırken de satın almak istediğimi söylemiştim Suna ablaya” diyor Öz.
Evde tütsü ve mumlar önemli onun için. “Çok sevmeme rağmen bitki yetiştirme konusunda beceriksizim. Eksik olmasın bu konuda Emily yardımıma koşuyor. O evdeki tüm bitkileri yeniden diriltmeyi başardı” diyor neşeyle. Üç yıldır birlikte yaşadığı kız arkadaşı Emily, Almanca öğretmenliği yapıyor. Aynı zamanda fotoğraf çekmeyi de çok seviyormuş. Yemek masasının arka duvarındaki Tünel fotoğrafı onun objektifinden.
EN ÇOK THAI YEMEKLERİ PİŞİYOR BU EVDE
Evde yemek yapmayı sevdiklerini söylüyorlar çift olarak. “Emily, lazanya konusunda çok başarılıdır. Tayland mutfağına meraklı olduğumuz için en çok Thai yemekleri pişer bizde” diyor.
Peki Nişantaşı’nda sevdikleri adresler nereler diye soruyoruz. Hemen sıralıyor: “Kantin’in yemekleri harikadır. Backhaus pastane alışverişi için ideal. Doğaya Dönüş, Plus Kitchen ve Mahalle de civardaki uğrak yerlerimizden.” Sinema içinse City’s’in yolunu tutuyorlarmış. “Evde de çok film izleriz. Dizi ise neredeyse hiç” diye de ekliyor bu arada…
AHŞAP ZEMİN BANA HUZUR VERİYOR
Gürgen Öz, evini kendisiyle baş başa kalabildiği, iç dünyasını yansıttığı için hayatının sahnesi olarak gördüğünü söylüyor. Çam zemini ise kendisine okul yıllarını hatırlattığı için çok sevdiğini belirtiyor: “Bastığınızda ahşaptan çıkan o çıtırtı mesela… Mimar Sinan’da hep böyle ahşap zeminli sahnelerde çıplak ayakla provalar yapardık. Ahşap zemin bana sıcaklık, huzur, konfor verir ve her dekorasyon tarzıyla da uyumlu olduğunu düşünürüm.”
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.