İstanbul'un her daim ilgi çeken ve imparatorluk merkezi olan bir şehir olduğunu dile getiren Adem Erdem Erbaş, "Belki de en önemli etken, şehrin böylesine stratejik bir coğrafyada bulunuyor olmasındandır. İstanbul iki kıtada yer seçmiş dünyadaki tek şehirdir. Asya ve Avrupa kıtalarının bir buluşma merkezi olarak, “Avrasya” olarak bilinen coğrafyanın merkezindedir" dedi.
İstanbul'un yaklaşık 14 milyonluk nüfusu ile Portekiz, Danimarka, Belçika, İsviçre, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Lüksemburg ve Avusturya’dan daha büyük olduğunu dile getiren Erbaş, "Nüfus büyüklüğü yanı sıra yarattığı pazar hacmi iştah kabartıcıdır. İstanbul’un içinde bulunduğu “konürbasyon”, üretim – tüketim mekânları ile pazar payını her geçen gün arttırıyor. İçinde barındırdığı beşeri ve teknik altyapı üstünlükleri, coğrafi konumuna ek olarak bu kenti çok daha dinamik ve devingen hale getiriyor" diye konuştu.
"Küresel kent" vurgusu
Böylesine yoğun bir sanayi gelişiminin yaşandığı, hizmetler sektörünün gelişme gösterdiği bu metropol kenti analiz etmek, sorunları ile baş edebilmek ve kentin gereksinimlerini karşılayabilmenin kolay olmadığını vurgulayan Adem Erdem Erbaş, "Bu gereksinimlerin çeşitlenmesi ve artmasında İstanbul’da özellikle 1980 sonrası dönemde yaşanan sosyo-ekonomik dönüşümler etkilidir" dedi.
1990’lı yıllarla birlikte özellikle küreselleşme kavramıyla ilişkilendirilebilir düzeyde yaşanan değişimlerin de dikkat çekici olduğunu belirten Adem Erdem Erbaş, şunları dile getirdi: "Uluslararası sermayenin çekiciliğine dayandırılan yaklaşımdaki “Küresel kent” vurgulamaları İstanbul’un gelecekteki kimliğinin etkileyecek beklentileri içeriyor. Bu dönem içinde İstanbul’un mekânsal yapısı üç değişim öğesini yaşamaya başlamıştır. Bunlar; Kentin merkezi ve fonksiyonel alanlarında yaşanan değişim süreci, Kentsel yapı içinde yeni mekânsal gelişim eksenlerinin oluşması ve Konut alanlarında yaşanan değişim eğilimidir."
Ispartakule Ispartakule
"Merkezi iş alanlarının dönüşümü önemli"
İstanbul’da kentsel merkezin ve fonksiyonel alanların değişim sürecini ise iki temel faktörün etkisi ilişkilendiğini anlatan Erbaş, bunları; "İstanbul sanayisinin desantralizasyon sürecine girmesi ve buna bağlı olarak sanayi alanlarının yer değişimi" ve "Hizmet alanlarının büyümesi ve yoğunlaşması" olarak belirtti.
İstanbul’un merkezi iş alanlarına (M.İ.A) yönelik değişimin bu dönemin bir başka kayda değer dönüşümü olduğunu ifade eden Adem Erdem Erbaş, şunları söyledi: "Bu dönüşümün iki boyutu bulunuyor. Birincisi M.İ.A ‘nın geleneksel formunun değişime uğraması ikincisi ise kentin metropol sınırlarında yeni M.İ.A oluşumlarına tanık olunmasıdır. Bu kapsamda Basın Ekspres Yolu’nun da içinde kaldığı bölge 1950'lili yıllarda hizmete açılan o zamanki adıyla Yeşilköy havalimanı ile birlikte İstanbul’un 1.derece alt merkezi olarak turizm+ticaret+hizmet temelli bir yapı üzerine kurgulanacaktır."
Mekansal gelişme aksları oluştu
İstanbul’un kentsel gelişiminde 2000’li yıllar sonrasında dikkati çeken önemli değişim öğesinin, MİA’nın da gelişimine bağlı olarak, yeni oluşan “mekânsal gelişme aksları” olduğunu anlatan Erbaş, şöyle konuştu: "Bu akslarda yer alan yapılaşmalar, İstanbul’un kentsel bütünlüğü içinde geleneksel merkezlerden ayrılan, küreselleşme rüzgârıyla etkileşim gösteren bu boyutuyla özel nitelikler taşıyan yeni ticari yapılaşma örnekleridir. Mekânsal oluşumları itibariyle bu gelişme akslarında kentin merkez ve fonksiyon alanlarının yaşadığı değişim ve dönüşümün sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
KayabaşıKayabaşı
Bu gelişme aksları bir başka ifadeyle, kentin değişen yüzünü yansıtan, yeni alışveriş – oturma- eğlence ve çalışma alanlarının bir eksen içinde yoğunlaştığı mekânları olarak tanımlanabilir. Kısacası “Hipermarketleşme” ile başlanan “dev alışveriş ve ofis merkezlerinin” gelişimi ve “gökdelenleşmeyle” devam eden sürecin mekânsal yansımasıdır. Bu boyutuyla “küreselleşmenin yansıma mekânları” olarak da tanımlanabilecek olan bu yeni oluşumları, bu gün için altı mekânsal gelişme aksında toplamak mümkündür; Şişli – Mecidiyeköy – Zincirlikuyu – Maslak aksı, Bağlarbaşı – Altunizade – Ümraniye aksı, Kadıköy – Kozyatağı – Ataşehir – Kartal aksı, Bakırköy –Yenibosna- Bağcılar – İkitelli aksı (Basın Ekspres Yolu), Avcılar – Beylikdüzü – Haramidere aksı, Levent – Kavacık aksı"
"AVM'ler gelişim eğilimlerini etkileyecek"
Bu son dönemde Basın Ekspres Yolu üzerinde de açılan birden fazla AVM bulunduğunu ifade eden Adem Erdem Erbaş, "Alışveriş merkezleri ve finansa bağlı hizmetler sektörünün yarattığı dinamizm ile İstanbul yatay büyüme sürecine, düşey büyüme sürecini de ilave ederek tarihi, kültüre ve çevresel değerleri ve dokusuyla gelişen yeni bir yapılaşma eğilimiyle yüz yüze kalmıştır. Bu gelişme sadece ofis binaları ile sınırlı kalmayıp; büro, alışveriş, konut, spor ve eğlence merkezi gibi bir takım işlevlerin bir arada bulunduğu çok işlevli yapıları ile yeni anlamlar kazanmıştır" dedi.
Bu kapsamda değerlendirildiğinde İstanbul’da iş – alışveriş ve konut merkezlerinin geleceğini etkileyecek gelişme eğilimleri sıralayan Adem Erdem Erbaş, şunları dile getirdi: "Yeni sosyal ilişkilerin kurulduğu ve alışverişin bir ritüel olarak yaşandığı yeni yaşam alanları olacaklardır. Özellikle insanların hayatında, zaman geçirdikleri önemli bir yere sahip olacaklardır. Temalı alışveriş birimleri gündeme gelecektir. Kadınları, çocukları veya diğer yaş gruplarına sahip toplumsal grupları ön plana çıkaran, bu gruplara çeşitli etkinlikler düzenleyen alışveriş merkezleri öne çıkacaktır. Toplumsal yapıdaki kutuplaşma, sosyal yapıdaki farklılıklar, gelir dağılımı ve bölüşümündeki dengesizlikler öncelikle tüketicilerde fiyat konusunda bir bilinçlenme yarattı. Bunun yanı sıra markalı ürün ve lüks tüketimi arayan bir kısım tüketiciyi oluşturdu. Bu farklılıkları kendi kurumsal kimliği ile buluşturabilen ve kurumsal stratejisini bu olgular üzerine kuran alışveriş merkezleri karlı çıkacaktır. Alışveriş mekânlarında uzmanlaşmış mağazacılık ön plana çıkacaktır. “Outlet center” türü alışveriş merkezleri belli bir kesimin alışveriş gereksinimini son derece iyi karşılayabilir. Ancak bu mekânların oluşturulmasında coğrafi mekâna bağlı koşullar iyi değerlendirilmelidir. Her bölgede outlet stratejisi işlemeyecektir. Son olarak bu trendlerin en önemlisi artık alışveriş merkezinin içerdiği işlevler kadar yapının kendisinin de kentsel imaj ve algılamada bir “landmark” olması beklenmektedir. Örneğin bir “yıldız mimarın” elinden çıkmış mekânlar, sadece mekânı görmeye gelen önemli bir tüketici kitlesini çekmektedir."
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.