Yargıtay konferans salonundaki duruşmada heyete başkanlık eden Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyesi Muhsin Şentürk, gazetecilere oy birliğiyle alınan kararı açıkladı.
Şentürk, sanıklar Özçelik ve Başer’in, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/2. maddesi gereğince suçun işlenmesindeki özellikler, suç sebep ve saikleri, kastın yoğunluğu, meydana gelen tehlikenin ağırlığı nazara alınarak 6’şar yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verildiğini bildirdi.
Sanıkların eyleminin, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda sayılan mutlak terör suçu olması nedeniyle, aynı kanunun 5/1. maddesi gereğince verilen cezanın yarı oranında artırılarak 9’ar yıla çıkarıldığını belirtti.
Sanıklara ayrıca, “görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan” 5237 sayılı TCK’nın 257/1. maddesi uyarınca 1’er yıl hapis cezası verildiğini vurgulayan Şentürk, yargılama sürecindeki olumsuz davranışları nazara alınarak sanıklara verilen cezada takdiri indirim hükümlerinin uygulanmadığını ifade etti.
-“Yeniden suç işlemeyeceklerine yönelik kanaat oluşmadığından…”
Başkan Şentürk, sanıkların kişilikleri, pişmanlık duymadıkları yönündeki ısrarlı tutumları ve ileride yeniden suç işlemeyeceklerine yönelik kanaat oluşmadığından, verilen cezalarda TCK’nın 50. maddesindeki, “seçenek yaptırımlar”, 51. maddesindeki “hapis cezasının ertelenmesi” ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesindeki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” hükümlerinin de uygulanmadığını bildirdi.
Sanıkların tahliye taleplerinin reddedildiğini belirten Başkan Muhsin Şentürk, şunları kaydetti:
“Sanıklara atılı silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunun, CMK’nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması, verilen ceza miktarı, FETÖ/PDY üyesi oldukları, bu örgütün amaçları ve liderinin talimatı doğrultusunda karar vererek, hakim ve savcılık görevlerini kötüye kullanmak suretiyle atılı suçları işlediklerinin sübut bulması, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminin de bahsedilen örgüt tarafından gerçekleştirildiğinin iddia edilmesi ve aynı örgüte üye olma suçundan yargılanan, kamuoyunca da tanınan sanıkların yurt dışına kaçtıklarının bilinmesi nedeniyle kaçma ihtimali bulunan sanıklar hakkında adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı ve uygulanan tedbirin açık bir orantısızlık oluşturmayacağı değerlendirildiğinden sanıkların tahliye taleplerinin reddi ile hükmen tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.”
Heyet sanıkların, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” ve “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlarından ise beraatlarına karar verdi.
– Soruşturmanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 22 Temmuz 2014’ten beri sürdürülen “casusluk, yasa dışı dinleme, 25 Aralık kumpası, Selam Tevhid’de kumpas, Tahşiye grubuna yönelik kumpas ve emniyetteki paralel yapı” soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan, aralarında eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Yakup Saygılı, Ömer Köse, Ertan Erçıktı, Erol Demirhan, Serdar Bayraktutan ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da bulunduğu şüphelilerin avukatları ile Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında tutuklanan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in avukatı, İstanbul Adliyesi’nde görevli 10. Sulh Ceza Hakiminin reddi ile tutuklu tüm şüphelilerin tahliyesini içeren dilekçeleri, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunmuştu.
İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Metin Özçelik, 21 Nisan’da soruşturmaları yürüten savcılardan soruşturma dosyalarını, sulh ceza hakimlerinden de ret taleplerine ilişkin savunma istemişti.
“Paralel Devlet Yapılanması”na ilişkin soruşturmaları yürüten savcılar ise İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin bu konuda yetkili olmadığını ifade ederek, soruşturma dosyalarını göndermemiş ve konuyla ilgili Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün yazısını hakim Özçelik’e göndermişti.
Reddi istenen Sulh Ceza Hakimleri de İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik’e cevaben, yetkisinin olmadığını, reddi hakim taleplerini içeren dilekçeleri kendilerine yollamasını istemiş, ancak Özçelik bu dilekçeleri göndermemişti.
Bunun üzerine hakim Özçelik, İstanbul Adliyesi’nde görevli tüm sulh ceza hakimlerinin reddine karar vermiş, tahliye konusunda dilekçeleri ise İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer de “Paralel Yapı” soruşturmalarında tutuklu tüm şüphelilerin tahliyesine karar vermişti.
Bu kararların ardından, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemelerinin aldığı kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, verilen kararların “yok hükmünde” olduğunu kararlaştırmıştı. Hakimlik, ayrıca tutuklu şüphelilerin tahliye taleplerini reddetmiş ve tutukluluklarının devamına hükmetmişti.
HSYK, “Paralel Devlet Yapılanması”na yönelik soruşturmada, tutukluların reddi hakim talebini yetkisi olmadığı halde kabul eden hakim Metin Özçelik ile salıverilmelerine hükmeden hakim Mustafa Başer hakkında inceleme başlatmış, haklarındaki soruşturma sonuçlanana kadar açığa alınmalarına karar vermişti.
Yapılan incelemelerden sonra müfettişler, hakimlerle ilgili dosyaları Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 30 Nisan 2015’te hakim Metin Özçelik’in, 1 Mayıs 2015’te de hakim Mustafa Başer’in tutuklanmasına karar vermişti.
Mahkeme ayrıca, Özçelik ile Başer hakkında son soruşturmanın açılmasına hükmederek, dosyaları Yargıtay’a göndermişti.
Özçelik ve Başer’in ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılanmasına, 21 Ocak 2016’da Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde başlanmıştı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi de aynı gün İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik ve İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Mustafa Başer’in meslekten ihracına karar vermişti.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.