Çelik’in, “Neredeyse Türkiye’deki kadar Avrupa’daki basında yer alıyorsunuz. Reaksiyon ne, net olarak ifade edebilir misiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, bu durumu isabetli gelişmeler olarak gördüğünü söyledi.
Türkçeye bu kadar yer verilmiş olmasının, millik ve yerlilik bakışı açısından güzel bir gelişme olduğunu belirten Erdoğan, “Pazar günü bu referandumla beraber, kendilerine Türkiye’den çok daha güzel mesajları vereceğiz ve bu tanışma modu biraz daha yükselebilir. Çünkü Türkiye, yükselen bir Türkiye.” diye konuştu.
Avrupa Birliği ile ilişkilerin 16 Nisan sonrası çıkacak sonuca göre yeniden revize edilip edilmeyeceğine ilişkin soruya karşılık Erdoğan, pazar gününden sonra Başbakan Binali Yıldırım ve hükümet ile bu konuyu konuşacaklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü Avrupa Birliği’nin 54 senedir bize çektirdiği çile yeter. Böyle bir ülke yok. Hiçbir ülkeye bunlar böyle çile çektirmediler. Türkiye herhalde bunların şamar oğlanı değil. Herkes haddini bilecek. ‘Yok sizin nüfusunuz çok kalabalık, geliriniz çok fazla, bundan dolayı Almanlar, Fransızlar sizi istemiyor.’ Bunları artık kimse yutmuyor. İngiltere gibi kurucu bir ülke Brexit’e gitti mi? Gitti. Brexit neticesinde halk ne yaptı? ‘Biz dedi AB’den çıkalım.’ Başından itibaren parada ne yaptı? ‘Ben avroya girmiyorum.’ dedi. Para birliğine girmeyen İngiltere demek ki o günden kararını almıştı. Ben İngiltere’yi başka ülkelerin de takip edeceğine inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
– “Bunlar çok vefasız”
Erdoğan, Türkiye’nin istenmeyişinin sebebinin; genç, dinamik ve artan nüfusu olduğunu dile getirerek, AB ülkeleri arasında nüfus itibarıyla en yoğun olduğu ülkenin Türkiye olacağını, bu durumun da AB ülkelerini rahatsız ettiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’ye yakışanı vereceksin arkadaş. Sen vizede benimle dalga geçiyorsun. 3 milyon Suriyeli mülteciyi alıyoruz, yediriyoruz, içiriyoruz. Şu ana kadar sivil toplum kuruluşlarıyla beraber 25 milyar dolar harcamışız. Davutoğlu’na verilen söz ‘3 milyon avroyu vereceğiz.’ Arkadan görüşmeler devam ediyor, ‘İkinci bir 3 milyar avro daha vereceğiz.’ Verilen sözlerden sadece 725 milyon avro geliyor. Bizim bütçemize girmiyor. Kızılay vasıtasıyla oralarda harcanıyor. BM Mülteciler Konseyi’nden gelen para 550 milyon dolar. Böyle bir vefasızlık olur mu? İnsan hakları ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi varsa, Türkiye bu kadar yükü sırtına alacak, siz öveceksiniz ‘Türkiye şöyle yapıyor, böyle yapıyor.’ ama ciddi toplantılarda da var ya Türkiye’ye bir teşekkür bile yok. Bunlar çok vefasız. Bakıyorsun kendileri üç beş kuruş para verirler, onun orada saltanatını sürerler.”
– “Vatanımızda, vatandaşlık imkanını alabilirler”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyelilere maaş bağlanacağı, iş yeri açarlarsa vergiden muaf tutulacakları, Türkiye vatandaşlığına geçirileceklerine ilişkin iddialara, şu yanıtı verdi:
“Bu insanların içinde bir çadır kentlerde, konteyner kentlerde kalanlar var ama bir de şehirlerde olanlar var. Bunların içinde ciddi meslek sahibi olanlar, doktor, öğretmen, avukat, eczacı olanlar var. Birinci derecede bu insanlardan niye istifade etmeyelim? Bizim şu andaki işçi çalıştırma anlayışımız veya bu konudaki yasal düzenlemelere baktığımız zaman bunları vatandaş olmadığı sürece çalıştıramayız. Kaçak işçi çalıştırma suç. Öyleyse bu adımı atmak, bunların içinde kalifiye olanları değerlendirme imkanı var. Kanada ve Almanya, Suriye’den kalifiye olanları çekip alıyor. Diğerlerini almak işlerine gelmiyor. Biz kalifiye, kalifiye olmayan buna bakmadık. Bombalardan kaçıp gelen kim olursa olsun hepsini aldık. Şimdi diyorum bir sınıflandırmaya gidelim. Birçoğu dillerini de ilerlettiler. Vatanımızda, vatandaşlık imkanını alabilirler. Kalifiye olanlar iş de bulabilirler. İçlerinde profesörler var. Bazı üniversitelerimiz bunları değerlendiriyor. Bunlardan kaçmanın bir anlamı var mı? Kılıçdaroğlu’nun anlattığı gibi ‘Herkese karşılıksız para verelim.’ böyle bir şey yok.”
– “Allah’ın izniyle pazar gününün neticesi belli”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir soru üzerine, muhalefetin elinde argümanı ve malzemesi olmadığı için söyleyecek sözünün de bulunmadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Söyleyecek sözü olmayan, argümanı olmayan ne yapar? Yalana başvurur veya ne yapar tehdit eder. İşte eski ve yeni genel başkan. Hepsi de yalan, yalan, yalan. Eskisi ‘Hayır çıkarsa denize dökmüş gibi mutlu olacağız.’ diyor. Konya milletvekili ne diyor? ‘Bunları Samsun’dan başlayacağız Sivas, Amasya, Sakarya, İzmir’den denize dökeceğiz.’ diyor. Herhalde hocası öbürü, kılavuzu karga olanın malum. Ama şu anda bunlar sokağa doğru dürüst çıkamıyor. Nasıl çıkacak sokağa? Seni Samsun’a sokmazlar. Bırak sen Samsun’a girip, Sivas’a gelmeyi. Sivas’a, Amasya’ya. Sakarya’ya sokmazlar. Sen kalkıp bu ülkede hem demokrasi diyeceksin. Demokrasinin egemen olduğu bir ülkede kimi denize döküyorsun? Türk oğlu Türk’ünü denize dökeceksin, Yunan mı ulan bu neyi denize döküyorsun? Bu millet tarihinde kimi denize döktü belli. Sen nasıl böyle bir benzetme yaparsın. İşte İzmir’deydik, gelsen dökseydin. Allah’ın izniyle pazar gününün neticesi belli. Bu bizim kanımıza dokunuyor. CHP’ye gönül veren vatandaşlarıma sesleniyorum; bu tür kendini bilmezleri, ahmakları aranızda nasıl barındırıyorsunuz? Onun genel başkanı zerre kadar siyasetten anlamış olsaydı, ‘Gel buraya sen böyle nasıl konuşursun.’ Hemen ihraç istemiyle disiplin kuruluna gönderirdi. Ama öğrenemedi ki daha bu siyaseti ve öğrenemeyecek. Pazar günkü netice, CHP tabanı için de bir fırsattır.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha maddeleri okumadığını, “Cumhurbaşkanı 1500 yardımcı atayabilir.” dediğini ifade eden Erdoğan, “Biz 36 bakanla devraldık göreve geldiğimizde ve bu 36’yı 25’e indirdik. Biz devlet yönetmek nedir bunu gayet iyi biliriz ama sen bu işlerden anlamazsın. Sana bir SSK teslim edildi içine ettin.” dedi.
– “Daha pratik ve seri kararlar alabilir hale gelecek”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni partili cumhurbaşkanlığı sisteminde bakanlar belirlenirken, sayısının belli olmayacağına yönelik bir hüküm yok. Bundan kaynaklı olarak ‘1500 tane atayabilir’ deniyor. Buna açıklık getirir misiniz?” sorusuna karşılık, şunları söyledi:
“Bakanların yanına bakan yardımcısını koyduk ki bakan gücünde bir yetkili olsun. Bürokrat onun yaptığını yapmaz. O aynı zamanda siyasetten birisi olduğu için vatandaş geldiği zaman onunla daha farklı bir şekilde ilgilenir, sorunlarını takip eder, çözer. Türkiye eğer sınıf atladıysa böyle atladı. Başkanlık sistemine Kasım 2019’dan sonra geçeceğiz. Yeni dönem o zaman başlayacak. İki şey değişecek. Bir, Cumhurbaşkanı partisine dönebilir. İkincisi 30 gün içinde HSYK değişiyor, Hakimler Savcılar Kurulu oluyor. Yeni sistemle birlikte sayı 13’e iniyor. 13’e indikten sonra 4 tanesini ben Cumhurbaşkanı olarak atıyorum. Bugüne kadar TBMM üye atayamazken, şimdi 7 üyeyi TBMM atıyor. Hani Kılıçdaroğlu diyor ya ‘Yasama organının hiç bir kıymeti harbiyesi yok.’ 7 tane üyeyi orası atıyor. Bu neyi getiriyor? Aynı zamanda uzlaşmayı getiriyor.”
Eskiden 3 dairenin bulunduğunu, bu sayının 2’e ineceğini anlatan Erdoğan, böylece Hakimler Savcılar Kurulu’nun yeni süreçte çok daha pratik, çok daha seri kararlar alabilir hale geleceğini söyledi.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.