Çocuk ve kariyer yapma planlarını aynı anda yapmak isteyen kadınları büyük bir hayal kırıklığı bekliyor olabilir. Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Şahin de bu konuda bir açıklama yaptı. Şahin, Türkiye’de kadınlarda erken yaşta gebeliğin gündeme getirildiğini, ancak kadınların en büyük sorunları arasında geç evlenme ve buna bağlı olarak yaşın ilerlemesinden kaynaklanan çocuk sahibi olamamanın geldiğini söyledi.
Üreme Tıbbi ve Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi de olan Prof. Dr. Şahin, kadınlarda yaş ilerledikçe, özellikle 35 yaşından sonra yumurtalıklardaki yumurta sayısının azaldığını, yumurtaların kalitesinin de düştüğünü belirtti.
En ideal doğum yaşının eskiden beri 21-29 olarak bilindiğini ifade eden Şahin, şöyle konuştu:
“Ancak dünyada ve ülkemizde genç kızlarımızın eğitimi arttı. 20 yaşında nasıl evlensinler, o yaşta henüz üniversite öğrencisi oluyorlar. Bir tıp öğrencisi 24 yaşında mezun oluyor. Arkasından asistanlık geliyor, evlenmeleri gecikiyor. Günümüzde bu ideal doğum yaşı için 25-35 diyebiliriz. 35 yaşından önce çocuk sayısını tamamlamakta fayda var. Çünkü 35 yaşından sonra gebe kalma şansı azalıyor. Yumurtalıklardaki yumurta sayısı belirli bir sayıda. Yaş ilerledikçe bu sayı azalıyor. Kadınların 40 yaşından sonra gebe kalma şansı çok düşük, 45’inden sonra ‘olmaz’ gibi diyoruz. 42-44 yaşından sonra çoğu yerde tüp bebek tedavisi bile yapılmıyor, gebelik şansı düşük diye.”
Yılmaz Şahin, ileri yaşta gebe kalınınca hem embriyoda hem de doğumda anormalliklerin arttığına dikkati çekti.
İleri yaş gebeliğinde düşük riskinin yüzde 40-50 olduğunu anlatan Şahin, “Bu nedenle daha erken yaşta çocuk sayısını tamamlamak lazım. Günümüzde evlendikten sonra da ‘akademik kariyerimi tamamlayayım, iş hayatımda ilerleyeyim, maddi durumumuzu iyileştireyim’ derken yaş ilerliyor ve gebelik gecikiyor. Kadınların üreme sorunlarında hep erken gebelik dile getiriliyor, ancak geciktirilmiş gebelik gözden kaçıyor. Günlük hayatımızda biz hekimler çocuk özleminde olan, ancak bu nedenlerden dolayı gebe kalamayan çok sayıda kadınla karşılaşıyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’de yeni yeni bilinen yumurta dondurma işlemi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Şahin, kanser tedavisi görecek kadınların ve yumurta rezervi azalanların yumurtalıklarının dondurulabildiğini belirtti.
Bu tür hastaların bu konuda aydınlatılması gerektiğini anlatan Şahin, “Aydınlatılmayan hasta ilerde şikayetçi olabilir. Ülkemizde şu an tek tük böyle davalar var. Bir genç kız kanser tedavisi görecekse yumurtalıklarının dondurulması lazım. Kiminde yumurtalık dokusunu alıp donduruyoruz, kiminde ise örneğin ışın tedavisi görecek olanlarda yumurtalıkların yerini değiştiriyoruz. Yumurta dondurma, yumurtalıktan doku alıp dondurma işi her tüp bebek merkezinde de yapılamıyor. Belirli merkezlerde yapılabiliyor. OECD’ye göre bir ülkenin kalkınabilmesi için, aile başına düşen çocuk sayısı 2,8. Bizim bölgemizde bile bu sayı 2 civarında. Sivas’ın batısında 1,8. Maddi imkanları iyi, eğitimli ailelerin çok çocuk yapması lazım, ekonomik durumu iyi olmayanların ise az çocuk yapması lazım. Ama bizim ülkemizde bu tersine gidiyor.” ifadelerini kullandı.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.