Beş çocuklu anneye cezaevinde Esed işkencesi

Suriye'de Beşşar Esed rejimi ile muhalifler arasındaki son esir değişiminde serbest kalan anne Reşa Çorbacı, çocuklarıyla birlikte tutuklu kaldığı yaklaşık üç yılın ardından, Türkiye sınırındaki İdlib'te yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Ablası ve üç çocuğuyla birlikte Mezze askeri havaalanı tutuklu merkezinde 2 yıl 8 ay geçiren Çorbacı, yaşadıklarını AA muhabirine anlattı. ( Firas Faham - Anadolu Ajansı )
Cezaevinde Esed işkencesi… Suriye’de Esed rejiminin tutukladığı ve muhalifler ile yapılan son esir değişiminde serbest kalan anne Çorbacı, 5 çocuğuyla yaklaşık 3 yıl cezaevinde kaldı.
Anne Çorbacı, “Tutuklandığımda 7 aylık, ikiz bebeklere hamileydim. Üç çocuğumla aynı hücrede kaldım” dedi.
Suriye’de Beşşar Esed rejimi ile muhalifler arasındaki son esir değişiminde serbest kalan anne Reşa Çorbacı, çocuklarıyla birlikte tutuklu kaldığı yaklaşık üç yılın ardından, Türkiye sınırındaki İdlib’te yeni bir hayat kurmaya çalışıyor.
Esed rejimi güçleri, başkent Şam’ın batısındaki Dareyya kentinde yaşayan anne Çorbacı’yı 22 Mayıs 2014’te tutukladı.
Ablası ve üç çocuğuyla birlikte Mezze askeri havaalanı tutuklu merkezinde 2 yıl 8 ay geçiren Çorbacı, yaşadıklarını anlattı.

“Rejim, aslında kocamı arıyordu.” diyen Çorbacı, tutuklandıklarında oğlu Uveys’in 5, kızı Mine’nin 3 ve Betül’ün 2 yaşında olduğunu söyledi.

TUTUKLANDIĞIMDA HAMİLEYDİM

Pasaport dairesinde alıkonulduklarını anlatan Çorbacı, “Tutuklandığımda 7 aylık, ikiz bebeklere hamileydim. Bir araçla Mezze cezaevine getirildik. Bizi birden fazla kişi sorguya çekti. Çok korkmuştum. Bana, çocuklarıma ve teyzesine numara verdiler. Görevliler bizden isimlerimizi unutmamızı, bu numaraları ezberlememizi istediler. Biz, cezaevinde rakamlardan ibarettik. Daha sonra görevliler, bizi tek kişilik hücrelere kapattı. Üç çocuğum ile aynı hücrede kaldım.” diye konuştu.

Anne Çorbacı, “Üzüntüden dolayı sütüm kesildi. İki yaşındaki çocuğumu emziremez oldum. Tutuklu merkezinde bedenen ve ruhen çok yoruldum. Rejim güçleri hücrede karyolaya yatmama müsaade etmiyor ve bizi karyolanın yanında yerde oturmaya zorluyorlardı. Çocuklara da aynı şeyi yapıyorlardı. Bana ve çocuklarıma olmadık zorluklar yaşattılar. Yatak var ama ona oturmamıza ve yatmamıza izin yoktu. Çocuklar 4 ay yanımda kaldıktan sonra cezaevi müdürü, çocukları aşı için sağlık ocağına götürdüğünü söyledi. Çocukları bir yetimhaneye götürmüşler. Ancak bir kaç ay sonra çocukları tekrar bana getirdiler.” ifadelerini kullandı.

KIZIMLA AYNI HÜCREDE KALDIK

Yetkililerden kızı için süt istediğini ifade eden Çorbacı, şunları anlattı:

“Kızımla ayni hücrede kaldık. Bizi diğer tutuklu kadınlarla görüştürmüyorlardı. Dışarıyla kopuk bir hayat yaşıyorduk. Dışarıda ne olup bittiğini bilmiyorduk. Ailelerimize telefon açmak yasaktı. Verdikleri yemekler bozuk olduğu için istifra ediyorduk. Bir de hep aynı yemeği veriyorlardı. Hapishane şartları çok kötüydü. Hiçbir suçum olmadığı halde küçük bir hücrede kalıyordum. Kızım kustuğu zaman onu bir saat soğukta bekletiyorlardı. Bir ara kızım yemeklerden dolayı yine kustu. Görevliler soğuk su getirip üzerine döktüler. Kızımın elbiselerini değiştirmeme izin vermediler ve onu bir saatten fazla soğukta beklettiler. Yetkililerden kızım için süt istedim ancak getirmediler.”

DOĞUMDA AİLEME İZİN VERMEDİLER

Doğum sancılarının artması üzerine iki asker eşliğinde ambulansla hastaneye götürüldüğünü söyleyen Çorbacı, “Hangi hastaneye götürdüklerini bilmiyordum, anlamamam için başımı öne eğmemi istediler. Doğumda yanımda ailemin olmasına izin vermediler.” ifadelerini kullandı.

Çorbacı hastanede yaşadıklarını şöyle dile getirdi:

“Hastanede normal doğum yapmadım. Sezaryenle Sefa ve Merve’yi doğurdum. Doğumhanenin kapısı önünde iki silahlı asker nöbet tutuyordu. Hastaneye iki asker haricinde sözde hemşire iki kız getirdiler. Doktor odama askerlerin izniyle girip çıkıyordu. Doğumdan sonra ikiz kızlarımı yanıma pamuğa sarılı halde başımın ucunda gördüm. Ailem yanımda olmadığı için çok ağladım. İyi beslenemediğim için sütüm de yoktu. Çocukları boş yere emziriyordum. Odama hemşire olarak gönderdikleri iki kız, bana çok kötü davranıyordu. Çocuklarımın beşiğini yanıma getirmelerini istedim kabul etmediler. Benden kalkmamı ve çocuklara bakmamı istediler. Hem ruhen hem de bedenen yaralı olduğum için hareket edemiyordum.”

Doğum sırasında üç çocuğunu hapishanede bıraktığını kaydeden Çorbacı, “Doktordan hapishanede kalan çocuklarıma bir an önce dönmeyi isteyince hapishaneye dönmemi sağladı. Hapishanede üç çocuğum vardı, hastane dönüşü beş kişi olduk. Hayatımız daha da zorlaştı. Cezaevi yönetimi bize hiç yardım etmedi.” dedi.

Rejimle muhalifler arasında 7 Şubat’ta gerçekleşen esir değişimiyle özgürlüğüne kavuşmasının ardından İdlib kırsalında muhaliflerin kontrolünde bulunan bölgede 5 çocuğuyla hayatına ve yaşamaya devam eden Reşa Çorbacı, Şam’ın Dareyya bölgesindeki evine dönmek istediğini söyledi.

Suriye’de rejime ait cezaevlerinde aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu onbinlerce siyasi tutuklu bulunuyor. Uluslararası Af Örgütü, 7 Şubat’ta yayımladığı raporda, rejimin Eylül 2011’den 2015’in sonuna kadar, Şam’daki Saydnaya Askeri Cezaevi’nde çoğu sivil 5 bin ila 13 bin kişiyi yargısız infaz ettiğini duyurmuştu.

Proje Bilgi Formu

Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.

    Önceki yazıSabiha Gökçen Havalimanı ihaleye hazırlanıyor
    Sonraki yazıİnönü yalısı artık onun…
    Yıldıray Gökkaya
    1975 İzmit doğumlu, 1996 İstanbul Üniversitesi mezunu, emlakrotasi.com.tr'nin kurucusu ve yayın yönetmeni. YeniBirlik Gazetesi Ekonomi ve Emlak Editörü.

    YORUM YAZIN

    Lütfen yorumunuzu yazın.
    Buraya adınızı yazın