FETÖ’den ihraçların sayısı Başbakan Yardımcısı Canikli tarafından açıklandı. Çanikli, rakamın 100 bin civarında olduğunu söyledi. İşte Canikli’nin açıklamaları:
“Türkiye’nin geleceğini tehdit eden bu yönetim modelinin netleştirilmesi, sadeleştirilmesi,
rasyonel bir yapıya büründürülmesi gerekiyor. O da 16 Nisan’daki önerdiğimiz
model, hiçbir risk içermiyor.”
“Şu ana kadar KHK ile 100 bin civarında kişi ihraç edildi, 5 bin kişi de KHK dışında kamu elemanı ihraç edildi. İtirazlar oluyor, itirazlar da inceleniyor. Çok isabetli bir yöntem uyguluyoruz, hata oranı çok düşük, gerçekten o kadar düşük ki, başta objektif kriterleri belirledik.”
“FETÖ’yle bağlantısı olan, destek veren hiçbir firma dışarıda kalmayacak gereken muameleyle hukuk içerisinde karşı karşıya kalacak ama ilgisi olmayan kimse de
buradan bir mağduriyet veya haksızlık yaşamayacak.”
CANİKLİ ADANA’DA KONUŞTU
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Türkiye’nin geleceğini tehdit eden bu yönetim modelinin netleştirilmesi, sadeleştirilmesi, rasyonel bir yapıya büründürülmesi gerekiyor. O da 16 Nisan’daki önerdiğimiz model, hiçbir risk içermiyor.” dedi.
Canikli, Adana Sanayi Odasında (ADASO) iş adamları ve sanayicilerin katıldığı “Türkiye Ekonomisinde Son Dönemdeki Gelişmeler” başlıklı toplantıda, 15 Temmuz’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimiyle karşı karşıya kaldıklarını anımsattı.
EKONOMİ İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT
Hiçbir ülkenin böyle bir girişimle karşı karşıya kalmadığını, kaldığında da ayakta durma imkanı olmadığını belirten Canikli, darbe girişimini “travma” olarak değerlendirdi.
Canikli, bu olayların ekonomideki tüketici alışkanlıklarını da etkilediğini vurgulayarak, “İnsanlar bu gibi durumlarda, ilk tepki tüketim taleplerini erteliyorlar. Talepte bir yavaşlama meydana geliyor. Ekonomi için en büyük tehditlerden bir tanesi bu.” diye konuştu.
İnsanların tüketim talebini ertelediğini ancak bunun alınan tedbirlerle azaldığını anlatan Canikli, diğer taraftan da firmaların finansal sıkıntı içerisinde girmeye başladığını ifade etti.
Canikli, bu sıkıntıları gidermek için hızlı kararlar alıp reformlar yaptıklarını, buna da devam edeceklerini anlattı.
2 MİLYON 100 BİN İSTİHDAM HEDEFİ
Talebi tekrar tahrik etmek amacıyla satın alma gücünün piyasaya enjekte edilmesi gerektiğine dikkati çeken Canikli, şöyle devam etti: “Önce bazı alanlarda, çok tüketilen alanlarda mobilya, beyaz eşya ve konut. Bu alanlarda tüketimi artırmak için bazı mali yükleri, oradan aldığımız vergilerden fedakarlık ederek, teşvik etmek amacıyla düzenlemeler yaptık ve etkisi görülmeye başlandı hemen. Ayrıca, 2 milyon 100 bin kişiye istihdamı amaçlayan, bir istihdam paketini uygulamaya koyduk. Bunun 1,5 milyonu yeni işçi alınarak firmalar tarafından ve bunun da önemli bir maliyeti hem sigorta primleri hem de vergisi devlet tarafından karşılanacak şekilde, yeni işçi alımını teşvik etmek, 200 binden fazla bu fasıl altında yeni istihdamın hayata geçirildiğini biliyoruz.” Canikli, KOBİ’lere verilen faizsiz kredinin toplamda 10,8 milyon lira tutacağını aktardı.
KAMUDAN İHRAÇLAR
Her şeyi objektiflik ve hukuk çerçevesinde yaptıklarını, kamudan ihraç edilmelerde de çok isabetli bir yöntem izlediklerini belirten Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tehlike çok büyük. FETÖ her alanda ülkenin bütünlüğünü, birliğini, istikrarını tehdit etme potansiyeli taşıyan bir terör örgütü. Temizliyoruz, temizleyeceğiz. Şu ana kadar Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 100 bin civarında kişi ihraç edildi, 5 bin kişi de KHK dışında kamu elemanı ihraç edildi. İtirazlar oluyor, itirazlar da inceleniyor. Çok isabetli bir yöntem uyguluyoruz, hata oranı çok düşük, gerçekten o kadar düşük ki başta objektif kriterleri belirledik. Hangi kriterler çerçevesinde ihraçlar gerçekleştirilecek, onla ilgili hukukunu
oluşturduk, ondan sonra harekete geçtik. Dolayısıyla orada hata oranımız minimum seviyede, yani oran olarak vermek belki doğru değil ama yüzde 1’in altında. Hata oranı yüzde 1’in altında. Yanlış olduğunu tespit ettiklerimiz varsa da iade ediyoruz. Bu mücadelenin hukuk içerisinde kalınarak, isabet oranı yüksek bir yöntemle yürütüldüğünü ifade etmekte fayda var. Hiçbir zaman şöyle bir halet-i ruhiye içerisinde olmadık, ‘çok büyük bir yangın var, bu yangını söndürmek için önce bir doğru-yanlış, yaş-kuru bir halledelim, bir temizleyelim, ondan sonra
baklarız’ içerisine girmedik.”
Canikli, “FETÖ’yle bağlantısı olan, destek veren hiçbir firma dışarıda kalmayacak gereken muameleyle hukuk içerisinde karşı karşıya kalacak ama ilgisi olmayan kimse de buradan bir mağduriyet veya haksızlık yaşamayacak.” ifadesini kullandı.
YÖNETİM YAPIMIZDA SIKINTI VAR
Şimdiki yönetim yapısında sıkıntılar olduğunu dile getiren Canikli, şunları kaydetti:
“Yönetim yapımızda sıkıntı var, çok ciddi bir sıkıntı var. Sürdürülebilir değil. Karar mekanizmasında mantıksal bir problem var. O da şu, Anayasamızda, 1982 Anayasasında cumhurbaşkanına çok büyük yetkiler verilmiş. Hiçbir parlamenter sistemde olmayan yetkiler cumhurbaşkanına verilmiş. Cumhurbaşkanına verilen yetkiler de yürütme yetkileri. Anayasaya baktığınızda yürütme yetkileri altında önce cumhurbaşkanı yetkileri düzenleniyor. Sonrasında hükümet ve başbakan düzenleniyor. Cumhurbaşkanına verilen bu yetkilerin hepsi
yürütüme yetkileri, icrai yetkiler, hepsi için geçerli.”
Aynı yetkilerin başbakanda da olduğunu belirten Canikli, “Aynı yetkiler hem cumhurbaşkanında var hem başbakanda var. Cumhurbaşkanına da başbakana da bu yetkiler veriliyor. Yani bir sürecin tamamlanması için bir icrayı, yönetsel sürecin tamamlanması için 2 aşamadan geçmesi gerekiyor. Başbakanın önermesi, cumhurbaşkanının da onaylaması gerekiyor. Biri olmazsa işlem gerçekleşmiyor.” diye konuştu.
16 NİSAN’DA SIKINTILAR ORTADAN KALKACAK
Daha önceki hükümetler döneminde bu mekanizma nedeniyle sıkıntılar yaşandığını aktararak önceki dönemlerde görev yapan cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasındaki “kavgalardan” örnekler veren Canikli, şöyle konuştu: “16 Nisan’da inşallah oylayacağımız cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için dizayn edildi. Başka bir amacı yok, temel
amacı bu. Yok ‘Recep Tayyip Erdoğan’a yetki veriyorsunuz.’ Cumhurbaşkanımızın yetkiye ihtiyacı yok ki, zaten çok güçlü bir lider, halkın da çok büyük teveccühü ve desteği var. Onu da kullanıyor zaten, ilave yetkiye ihtiyacı yok. Sıkıntı o değil, sıkıntı her zaman güçlü lider, cumhurbaşkanımız gibi liderlerin geleceğini garanti edebilir miyiz gelecekte? Edemeyiz. Nitekim 1982’den 2002’ye kadar gelmemiş, yani ona yakın veya güçlü diyebileceğimiz liderler elbette olmuş ama onlar bile problem yaşamış. Şu anda yaşamıyoruz çünkü çok güçlü bir liderimiz var ve o liderliğin altında başbakanlık yapan, aynı davaya inanmış, kader birliği
yapmış başbakanımız var ondan dolayı yaşamıyoruz ama bu sistem her zaman çatışmayı, kavgayı, kaosu teşvik eden, içinde barındıran bir mekanizma, bundan kurtulmamız lazım. Aksi halde şu andaki lider kadromuzdan sonra ileride hiçbir şeyin garantisi yok.”
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.