Adalar’da plan yapma ve onaylama yetkisinin İBB’den alınmasına İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün tepki gösterdi.
Artık Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı artık bütün bu alanlarda usül, esas ve planların belirlenmesi, yapılması ve onaylanması sürecinde yetkili mercii sayılacak.
Kararla beraber, Adalar’da imar planı yapma yetkisi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alındı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verildi.
Tamamı doğal sit alanı olan Adalar’da planları onama yetkisi zaten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nındı. Fakat planları İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yapıyor ve söz konusu planlar İBB meclisinde onaylamasının ardından ilgili bakanlığa yollanıyordu. Son kararla beraber, bundan böyle çevrenin araştırılması, korunması ve izlenmesiyle ilgil belirlenecek usül esas ve planları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hazırlayacak ve onaylayacak. Yani İBB, imar planlarındaki yetkisine artık sahip değil.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün, “Bir kere bir yetki sorunu. Plan yapma yetkisinin yerelden merkeze alınması bir sorundur. İkincisi, bizim yaptığımız planlar kamuoyuna mal olmuş, Adalar bölgesini koruyan ve belirli bir vizyon koyan planlardı. Ancak gelecekte nasıl planlar çıkacak bilmiyoruz. Yassıada planlarını da bakanlık yapmış. Dolayısıyla geleceğe yönelik ne yapılacağına dair herhangi bir bilgimiz yok ancak, geçmiş tecrübelerden öğrendiklerimiz var” diye konuştu.
Aslında İBB, uzun senelerdir bir imar planı olmayan Adalar bölgesi için meslek odalarının da görüşünü alarak yeni bir imar planı hazırlayıp H2021 Haziran’da İBB Meclisi’ne sundu. Söz konusu planın onay sürecinde olduğu belirtildi. Fakat kararla raber imar planı yapma ve onaylama süreci yeniden başlatılacak.
Çevre hukuku alanında çalışan Avukat Yakup Okumuşoğlu da kararı “yerel yönetim ilkelerine aykırı” şeklinde nitelendirdi. Konuya ilişkin açıklamalar yapan Okumuşoğlu, “Bu bölgenin Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilmesi ile, ilgili belediyelerin plan yapma yetkisi ellerinden alınmıştır. Dolayısıyla burada söz konusu belediyelerin yargı yoluna başvurma hakları var. Yerel yönetimlerin, yetki alanları içinde plan yapmaları kendi uhdelerindedir. Bunun, Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilerek ellerinden alınması, kanunun bir bakıma arkasından dolanma ve yetkilerinin elinden alınması demektir” diye konuştu.
Ekolojik olarak önemel fakat sanayi, turizm veya yapılaşma sebebiyle bozulma ya da yok olma riski altında olan bölgeler Özel Çevre Koruma Bölgesi şeklinde ilan edilebiliyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın internet sitesinde bulunan bilgiye göre Türkiye’de 16 adet Özel Çevre Koruma Bölgesi yer alıyor. Bunlar arasında Belek, Foça, Datça-Bozburun, Tuz Gölü, Pamukkale gibi bölgeler bulunuyor.
Son karardaki Özel Çevre Koruma Alanı statüsü sadece İstanbul’un Adalar ilçesi için değil. Marmara Denizi’nin tamamı ile Boğazlar üzerindeki mevcut plan ve projeler, Cumhurbaşkanlığı kararında açıklanan hükümlere göre gerçekleştirilecek ve değerlendirme sonuçlanana kadar da bu bölgelerdeki uygulamalara ara verilecek.
“Bakanlık sit alanlarını yapılaşmaya açıyor”
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetki sahibi olmasının ardından doğal sit alanlarını korumak yerine yapılaşmaya açtığına vurgu yapıyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Köymen, “Eski adıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir KHK ile kuruldu ve doğal sit alanları üzerinde tasarruf bu bakanlığa geçti. Bakanlık daha önce sit alanı ilan edilen yerlerde, yeni ekolojik temelli bilimsel raporlar hazırladı ve bunların sit derecelerini yeniden değerlendirdi. Bu süreç içinde Boğaziçi Üniversitesi’nde, Yıldız Parkı’nda, Kaşık Adası’nda ve daha pek çok yerdeki sit alanları ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanına’ dönüştürüldü. Bunlara her türlü yerleşim alanı yapılabiliyor ve turizme açılabiliyor” ifadelerini kullandı.
Köymen, son kararla beraber bütün Marmara Denizi’nin ve adaların bu kapsama girdiğinin altını çizerek, “Kanal İstanbul projesi ile ilgili tüm bilim çevreleri ayağa kalkmışken, Karadeniz ile Marmara Denizi’nin nasıl çöp olacağını açıklarken bakanlık, Kanal İstanbul’u savunuyordu. Aynı bakanlık boğaz da dahil, tüm bu alanı özel çevre koruma alanı ilan etti. Burada bizim kaygımız, Marmara’yı korumak adına bu kararı alan yapan bakanlık, aynı zamanda Yassıada’ya ‘Demokrasi Adası’ diyerek tamamını yapılaşmaya açan bakanlık. Tüm bunlar baktığımızda sonuna bakanlığın duyarlılık geliştireceğini düşünmüyoruz” şeklinde konuştu.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.