Bakan Özhaseki: Akıllı Şehirlerin tabir-i caizse özü ve özeti: kendi kendine yetebilmedir.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, ülkemizdeki deprem gerçeği ve kentsel dönüşümdeki yol haritaları ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.
Ülkemizin bir deprem bölgesinde yer aldığı malum, bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ülke topraklarımızın önemli bir kısmı deprem bölgesinde yer alıyor. Türkiye’de bir asırda büyüklüğü 6 ve üzerinde gerçekleşen 56 deprem meydana geldi. Yani iki yılda bir büyük depremler oluyor. Bu depremlerde yaklaşık 82 bin kişi hayatını kaybetti. Deprem hayatımızın bir gerçeği. 17 Ağustos’ta meydana gelen 7.8’lik depremde 17.480 kişi hayatını kaybederken yaklaşık 16 milyon insan, depremden doğrudan veya dolaylı şekilde etkilendi. Bunu bilerek hareket etmeli, tedbirler almalıyız.
Özellikle Erzincan’dan Marmara’ya uzanan hat şu anda büyük bir tehlike arz ediyor. İşte bu noktada kentsel dönüşüm çalışmaları hayati bir önem kazanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız 2012 yılında büyük bir ufuk örneği ortaya koyarak kentsel dönüşüm çalışmasını bizzat başlattılar. Biz de gecemizi gündüzümüze katarak depreme karşı ülkemizi hazırlamaya çalışıyoruz.
‘Kentsel Dönüşüm’de son durum ve hedefler nedir?
Ülkemizde, 1999 depreminden sonra yapılan yapıları sağlam kabul ederek bir istatistik çıkardık ortaya: 7.5 milyon yapı stoku sağlıksız. Özellikle Marmara bölgesinde risk çok fazla. Şiddeti 7’nin üzerinde bir deprem İstanbul’da olursa neler yaşanır? En az 600 bin riskli yapı var. 2012’de bu tehlike görülerek yasa çıkarıldı. Hazırlıklı olmazsak en sevdiklerimizi kaybederiz. 100 milyar doların üzerinde maddi kayıp yaşarız.
5 yıl içinde dönüşümle ilgili çalışmalara baktığımızda 1 milyon civarında bağımsız birimi dönüştürme işine başlamışız. Yeterli değil. İşleyiş ile alakalı bazı temel sorunlar var: Dönüşecek yapı normalde 1 emsalse, 2 emsale çıkartılıp yarısı müteahhite yarısı vatandaşa veriliyor.
Bu durumda devasa kütleler ortaya çıkıyor ve yeşil alan ile sosyal donatı alanları ihmal ediliyor. Bilhassa büyükşehirler için bu hiç doğru bir süreç olmuyor. Herkesin biraz fedakârlık yapması lazım. Kentsel dönüşüm çalışmaları ile yılda 500 bin bağımsız birimi yenileyeceğiz; 200 bini İstanbul’da 300 bini Anadolu’da olacak. Özellikle 2030 yılına kadar beklenen depreme ülkemizi ve Marmara’yı hazırlayacağız. Aksi takdirde depremin yıkıcı sonuçları ile karşı karşıya kalırız. Biz kentsel dönüşümü bu anlamda krizden fırsata çevirmek istiyoruz. Şehirlerimizi yenilerken hayat tarzımıza uygun, yaşanabilir ve uzun ömürlü olarak planlıyoruz. Muntazam bir şekilde planlar yapıyoruz ki geleceğin kadim şehirlerini inşa edelim.
Kentsel dönüşümü akıllı şehirler açısından bir imkan olarak değerlendirebilir miyiz?
Elbette; biz krizi fırsata çevirmek istiyoruz. Madem 7 milyonun üzerinde yapı değişecek neden bunları ‘Akıllı Şehirler’ kapsamında planlamayalım? Teknoloji artık insan hayatının vazgeçilmezi haline gelmiş durumda. İnsan ve teknoloji arasındaki sınırsız ilişki şehirleri de bu noktada bir gelişmeye doğru itiyor.
Akıllı Şehirleri ‘Bilgi toplumunun hayat alanları’ olarak yorumluyorum. Akıl, ademoğlu için en büyük nimetlerden birisidir. İnsanı, diğer yaratılmışlardan ayıran iki özellikten birisi irade ise diğeri akıldır. Kur’an-ı Kerim’de ‘akıl’la ilgili olarak 75 ayet vardır.
Akıllı Şehirleri tıpkı sinir sisteminin yönetimi gibi düşünün… Sinir sistemimiz gelen etkiyi beyne iletiyor, ona göre tepki veriliyor. Bir organizma var burada. Bir çalışma prensibi var. En önemlisi de ‘kendi kendine yeterlilik’ var…
Akıllı Şehirlerin de tabir-i caizse özü ve özeti budur; kendi kendine yetebilme. Sistem bulduğu arızayı onaracak, onaramıyorsa, yetkililere haber verecek. Bakanlığımız bu konuda önemli çalışmalar yürütmektedir. Ancak akıllı şehir konusu şehirlerin doğası itibarıyla bir ağaç misali pek çok dalı olan, ortak bir yönetim süreci isteyen konudur.
Zira akıllı şehir dediğimizde bina, ulaşım, enerji, altyapı gibi temel bileşenler ile karşılaşmaktayız. Akıllı şehirlerde teknolojinin ön planda olduğu doğrudur ancak akıllı şehirler aynı zamanda sağlıklı, ulaşım imkânları fazla ve enerji verimli şehirlerdir.
Bu nedenle akıllı şehirler konusunda başarı elde edebilmek için Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığımız gibi bu konunun paydaşı olan diğer bakanlıklarımızla işbirliği içinde yol almalıyız.
Geçtiğimiz günlerde Kentsel Tasarım Rehberi Semineri’ni düzenlediniz. Kentsel Tasarım Rehberleri ile neyi amaçlıyorsunuz?
Geçtiğimiz Kasım ayında Şehircilik Şurası’nı düzenledik. ‘Şehircilikte Yeni Vizyon’ teması ile düzenlenen Şehircilik Şurası’nın amacı; Türkiye’nin yeni şehirleşme vizyonunu, gelişen ve değişen koşullar çerçevesinde katılımcı bir biçimde belirlemekti. Buradan yola çıkarak Şehircilik Şuramızın çalışmalarını dört temel üzerinde kurgulamaya çalıştık.
Bunlar;
- Şehirlerimizde Kimlik, Planlama ve Tasarım,
- Kentsel Dönüşüm,
- Şehirleşme, Göç ve Uyum ile
- Şehirleşmenin Yeni Vizyonunda Yerel Yönetimlerin Rolüdür.
Şehircilikte; neredeyiz, ne yapmamız gerekiyor, nereye gidiyoruz? Bu soruların cevapları üzerine çalışmalarımızı tamamladık ve bilgi birikimimizi paylaşmaya karar verdik.
Şuranın ilk somut çıktılarından biri ‘Kentsel Tasarım Rehberi’dir. Öncelik verdiğimiz konulardan biri ‘Şehirlerimizde Kimlik ve Kentsel Tasarım’dır.’
Kentsel Tasarım Rehberleri ile neyi hedefliyoruz? Buradaki temel hedeflerimizden biri daha önce de ifade ettiğimiz gibi: Her şehrin kendi anayasası olacak. Çünkü her şehrin sosyal, kültürel, iktisadi ve coğrafi özellikleri farklıdır. Merkezin biçimine göre değil yerelin ihtiyaç ve durumuna göre şehirlerimiz yönetilmelidir.
Kentsel Tasarım Rehberleri; mekânların kalitesinin artırılmasını, karakterinin ve özgün kimliğinin korunmasını amaçlayan belgelerdir.
Yere özgü olarak yapılır. Rastgele bir şehir planlaması değildir. Bir stratejiye dayanan planlama anlayışını bilimsel olarak ortaya koyar.
İşte biz bugün her şehrin özgün kimliğine uygun kentsel tasarım rehberi nasıl hazırlanır konusunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak gündemimize aldık.
Düzenlediğimiz seminerde değerli hocalarımız bu konu ile ilgili bilgileri belediyelerimizin teknik kadroları ile paylaşmış olacaklar.
Bugüne kadar devam eden klasik planlama anlayışını bir kaç basamak daha yukarıya taşımak istiyoruz.
Biliyoruz ki;
– Her şehrin ve o şehirdeki plan adalarının kendine has coğrafi bir kimliği vardır.
– İklime dayalı bir kimliği vardır.
– Tarihe dayalı bir kimliği vardır.
– Sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimlere karşı bir kimliği vardır.
İşte bütün bunlar tek tek değerlendirilerek, her şehrin ve planlanan her bölgenin adeta SWOT analizi yapılarak şehir planlaması yapılmalıdır. Bunlar o şehrin şehircilik anayasasını ortaya koyan belgeler olacaktır.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.