WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’in düzenlediği, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde başlayan 3. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’na dünya ve Türkiye’den 40’ı aşkın uzman katılıyor.
Açılışta bir konuşma yapan İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’in İstanbul’a geliştirdikleri projeler ile hizmet eden en önemli STK’lardan birisi olduğunu vurguladı. Akdeniz’deki şehirlerin iklim değişikliği açısından en kırılgan şehirler olduğuna dikkat çeken Karaca, “İstanbul deyince akla ilk gelen trafik problemi. Her yıl İstanbul’a 500 bin kadar bir nüfus katılıyor. Biz de İTÜ olarak global düşünüp yerel hareket ediyoruz. Bu açıdan bu sempozyumun oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.” dedi.
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Yönetim Kurulu Başkanı A. Canan Ediboğlu ise enerji verimliliği konusuna değinerek, “Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporuna göre enerji talebinin 2040 yılına kadar %37 artması beklenirken, elektrik ihtiyacının ise %80 artış göstermesi beklenmektedir. Bu enerji talebi ve elektrik ihtiyacının ana nedeni de şehirler olacaktır. Türkiye açısından bakarsak ekonomik olarak gelişmekte olan ülkemiz, gelişmiş ülkelere kıyasla enerjinin en yoğun kullanıldığı yerlerden biridir. Enerji yoğunluğunun OECD ve AB-27 ortalamalarının üzerinde olduğu Türkiye için önerilen altı bileşenden bir tanesi de ulaşımda enerji verimliliğinin artırılmasıdır. Enerji Verimliliği ilgili kanun ve yönetmeliklerde, ulaşımda toplu taşımanın yaygınlaştırılması, uygun yerlere akıllı bisiklet ağlarının kurulması, trafiğe kapalı yaya yollarının yaygınlaştırılması, yüksek verimli araçların kullanılması, alternatif yakıt teknolojileri ve yenilikçi çözümlerin uygulanması öngörülmüştür. Geliştirilmiş yenilikçi çözümler kentlerin sebep olduğu enerji kullanımını en aza indirecek yöntemler arasındadır.” şeklinde konuştu.
EMBARQ Türkiye artık WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler ismi ile yoluna devam edecek
Açılış konuşmasında, EMBARQ Türkiye’nin bugünden itibaren WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler ismi ile WRI Ross Sürdürülebilir Şehirler Merkezi’nin bir parçası haline geldiğini ve artık farklı bir yapıya dönüştüğünü duyuran WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Arzu Tekir, “WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’e geçişle birlikte farklı bir yapıya da dönüşen EMBARQ Türkiye, şehirlere salt ulaşım odaklı değil entegre çözümlerle destek vermeyi hedeflemektedir. Şehir yaşamının tüm alanlarında birbirleri ile entegre çözüm ve projelerimiz ile yarınlarımız için sağlam temeller üzerine kurulu sürdürülebilir şehirlerin kurulmasına katkıda bulunuyoruz. WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler olarak sürdürülebilir kent için ulaşım ve kentsel gelişimi teşvik etmek amacıyla entegre çözümler ile kirliliği azaltmak, halk sağlığını iyileştirmek, karbon gazı salınımını azaltmak ve güvenli kamusal alanlar yaratmak için faaliyetler yürütüyoruz.” dedi. Başta İstanbul Büyük Şehir Belediyesi olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinin yerel yönetimleri ile işbirliği yaptıklarını da belirten Tekir, “”BikeLab İstanbul” adlı proje ile İstanbul’da güvenli bisiklet yolları oluşturulması için Hollandalı bisiklet uzmanlarını getirdik. Güvenli bisiklet kullanımını toplu taşımaya entegre ettik. Antalya, Sakarya ve Eskişehir gibi Türkiye’nin diğer şehirlerinde de bisiklet projeleri yürüttük ve yürütüyoruz. İETT’ye metrobüsün erişilebilirliği ve güvenliğinin iyileştirilebilmesi için destek sağladık.” dedi.
Açılış konuşması ardından moderatörlüğünü İstanbul Ekonomi Danışmanlık Yönetici Ortağı Sinan Ülgen’in yaptığı; OECD ITF Yöneticisi Philippe Crist, WRI Ross Sürdürülebilir Şehirler Merkezi Global Direktörü Ani Dasgupta, C40 Bölgeler Direktörü Simon Hansen ve İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci “Yeşil Büyüme ve İklim Değişikliğinin Anahtarı Şehirler” başlığı altında önemli bilgiler verdi.
Oturumda konuşan İETT Genel Müdürü Mümin Kahveci İstanbullulara bu yıl bine yakın yeni çevreci otobüs alacakları müjdesini verdi. İstanbul’un hareketlilik ile ilgili başlı başına bir problem yaşamakta olduğunu belirten Kahveci, “Bizler de bu soruna çözümler üretmek için uzmanların da desteği ile anketler vasıtası ile İstanbullulara çeşitli sorular yönelttik. Hareketlilik sorununu nasıl çözebileceğimizi, toplu ulaşım kullanım oranını nasıl artırabileceğimizi sorduk. Genelde; araçlarımızın yeni olmadığı, çevreci olmadığı veya güvenli ve temiz olmadığı şeklinde yanıtlar aldık. Biz de bu sonuçlardan kendimize ödevler çıkardık. Yeni bir reform içerisine girdik. 3 bine yakın yeni otobüs aldık. Bu yıl da bine yakın yeni otobüs daha alacağız. Hepsi de çevreci olan bu otobüslerde bisiklet aparatları da yer alacak.” dedi.
Metro altyapısı ile ilgili hedeflerini de açıklayan Kahveci, “2019 yılı için 400 km’lik bir metro hedefi koyduk. Şu an 150 km inşa halinde. Ulaşım kalitesini artırmak için çalışmalarımız bununla da sınırlı değil. Yayalaşma projelerine başladık. Meydanları yavaş yavaş araçlardan arındırmaya başladık. Elektrik araç kullanımını filomuza kattık. Raylı ve elektrikli ulaşımı daha da yaygınlaştırmayı planlıyoruz. Dolmuş sayısını önemli miktarda artıracağız. Dolmuşlarımızda çevreci bir dönüşüm de başlattık. Dolmuş ağımızı çevreci bir ulaşım moduna dönüştürmeyi düşünüyoruz. Ücret entegrasyonunu önemli oranda başardık. Yolculara hem araç içi hem araç içi interaktif bilgilendirme yaptık. Engelli vatandaşlar için araçlarımızı düzenlendik” şeklinde konuştu.
Bu yıl alacakları yeni araçlarda bisiklet aparatları olacağını belirten Kahveci, bisiklet ile ulaşımın önemine değinerek, “Bisiklet ile ulaşımın önemli bir çözüm olacağını düşünüyoruz. Ancak İstanbul’un topografyası her zaman bisiklet kullanımı için uygun olmayabiliyor. Biz buna karşın olabilecek her yerde bisiklet yolları yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.” dedi.
Dünyanın önde gelen uluslararası kurumlarında şehirler konusunda yaptığı çalışmalar ile 15 yıllık bir deneyime sahip olan WRI Ross Sürdürülebilir Şehirler Merkezi Global Direktörü Ani Dasgupta ise yaptığı konuşmada sürdürülebilir şehirlerde ana bileşenlere dikkat çekerek şunları söyledi: “Sürdürülebilir kentler inşa etmek için şehirlerin yenilik merkezleri olması lazım. Sürdürülebilir şehirler insanların gelişimi için bir lokomotif görevi görüyor. Şehirler büyürken nüfus artıyor, sonuç olarak şehirlerdeki insanların tüketimi de sürekli bir artış gösteriyor. Bu nedenle bu kentlerin yaşanabilir yerler olması için çözümler üretmemiz gerekiyor. Ancak aynı anda büyürken çevreyi korumayız şeklinde bir argüman üretmek doğru değil. Şehirler büyürken aynı anda çevre de korunabilir, çevreci olunabilir. Bunun dünyada pek çok örneği var. Örneğin Londra’da otomobil kullananların sayısı azaldı. Yani bazı şeyler değiştirilebiliyor. Ancak bunun için çözümler her şehir için özgün bir şekilde hayata geçirilmelidir. İstanbul’daki metrobüs uygulaması da bunun güzel bir örneğidir.”
Yaşanabilir şehirler yaratmak için herkese eşit hizmet götürmenin de önemine değinen Dasgupta, “Bunun için herkese eşit hizmet götürmeliyiz. Vizyonumuz eşitlikçi şehirler olmalıdır. Örneğin İstanbul’da araçların yüzde 20’si otomobillerden oluşuyor. Bu eşitliği de ortadan kaldıran çok büyük bir rakam. Bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için toplu taşımanın özendirilmesi gerekiyor. Böylece ekonomi de düzelecektir. Bunun için kent liderlerine çözümler önerebilmeliyiz.
İnsanların rahat yaşayabileceği şehirlerin sürücüler de dahil herkes için ilerleme sağlayacağına değinen Philippe Crist, “Konutlardaki elektrik ihtiyacından tutun birçok alanda enerji tüketimi artırıyor. Ancak kaynaklar sınırlı. Dolayısı ile bizim biraz daha düşük karbonlu ulaşıma ihtiyacı var. Teknolojinin bunu çözmesi gerekiyor. Örneğin elektrik araçlar bu yolda önemli bir çözüm olabilir. Şu an dünyada 500 bin civarı kayıtlı elektrik araç var. Ama Çin’de iki veya üç tekerlekli 21 milyon elektrik araç daha deveye girecek. Bu araçların şehirlerde kullanımını artık reddedemeyiz. Bisikletlerin kullanımı teşvik edilmeli.” dedi.
Şehir liderlerinin sürdürülebilir şehirler için rolüne değinen Simon Hansen ise “İstanbul, C40’a üye şehirler arasında yer alıyor. Hep birlikte şehirlerin daha yeşil hale gelmesi için çalışıyoruz. Şehirler aslında bir bahçe gibi algılanmalı. Şehitler, karbon emisyonuna ve dolayısı ile iklim değişikliğine neden olan yerlerin başında geliyor. Karbon emisyonu yüzde 70 oranında şehirlerden kaynaklanıyor. Eğer bir şehir lideri iseniz ve iyi bir lider olmak istiyorsanız insanların günlük hayatını nasıl kolaylaştırmanız gerektiğini de sürekli düşünmelisiniz. Son beş yılda İstanbul’un da içerisinde yer aldığı C40’a üye şehirler ve bu şehirlerin liderleri 10 binden fazla aksiyon aldı.” şeklinde konuştu.
Kent içi ulaşımda enerji verimliliği ve iklim değişikliği, kentleri yaşanabilir kılan sürdürülebilir ulaşım çözümleri, yol güvenliği, akıllı şehirlerde inovatif ulaşım çözümleri, şehirlere finansal destekler ile bina verimliliği ve toplu taşıma odaklı gelişim konularının ele alındığı sempozyum iki gün sürecek.
Proje Bilgi Formu
Bu projeyle ilgili daha fazla bilgi almak ister misiniz?
Formu doldurun, mesajınızı proje sahibine iletelim.